Bu yazıyı okumayın
Her Cuma günü hatta Perşembe akşamında gruplarınıza Cuma mesajları atıyor ama bu mesajların kime gittiğini dahi hatırlamıyorsanız,
Yazdığınız mesajların anlamını bilmiyor, hatta gönderdiğiniz mesajlarda ilgili sitenin linkini gönderiyor ve bunu da fark etmiyorsanız bu yazıyı okumayın.
Ramazan ve Kurban Bayramlarında mesaj üstüne mesaj atıyor ama mesaj attıklarınızı ziyaret etmiyorsanız,
En azından annenizi, babanızı, yakın akrabalarınızı ve yakın dostlarınızı bir kez olsun arayıp hal hatır sormuyorsanız,
Bayramlarda deniz kenarlarını gitmeyi tercih edip, bayramın anlamını anlamamışsanız bu yazıyı okumayın.
Sabahları uyandığınızda annenize babanıza, kardeşlerinize hayırlı sabahlar/günaydın demiyorsanız, sizlere iyilik yapanlara teşekkür etmiyorsanız, yaptığınız bir hatadan dolayı insanlardan özür dilemiyorsanız bu yazıyı okumayın.
Cahillerden yüze çevirmiyor, hayrı konuşmayıp kötülükten yana tavır koyuyorsanız, hakkında bilginiz olmayan şeyin ardına düşüyorsanız, sizden yardım isteyenlere yardım etmekten imtina ediyorsanız, yolda kalmışlara yardım etmiyorsanız bu yazıyı okumayın.
İşinizde, hayatınızda, çevrenizde ahlaklı davranmıyor, her önünüze gelen fırsatı kendi menfaatim için nasıl değerlendiririm anlayışı içerisinde yaşıyor ve bunu hayat felsefeniz haline getirmişseniz bu yazıyı okumayın.
Hak dostlarını hakir görüp dalga geçiyorsanız, dünya hayatının aldattığı kişileri dost ediniyorsanız, dinlerini oyun ve eğlence haline getirenlerdenseniz bu yazıyı okumayın.
Tartıyı doğru tartmayan bir esnafsanız, makamınızı şahsi menfaatleriniz için kullanan bir memursanız, malınızdan ya da makamınızdan dolayı kibirleniyorsanız, dağları ben yarattım anlayışında iseniz, halka hizmetin Hakk’a hizmet olduğunu bilmiyorsanız, işlerinizle insanların işiniz kolaylaştırmıyorsanız bu yazıyı okumayın.
Esra ELÖNÜ’nün dediği gibi;
Büyüklerin ellerinden
Küçüklerin gözlerinden
Suriye’nin toprağından
Bosna’nın bayrağından
Ebu Zer’in yalnızlığından
Bilal-i Habeşi’nin ezanından
Tarık bin Ziyad’ın kılıcından
Filistinli Cafer’in haykırışından
Gazze’nin gözyaşından öpmüyorsanız,
bu yazıyı okumayın.
Mağdurları, yetimleri, öksüzleri bilmiyorsanız, yılda bir defa da olsun yetim başı okşamamışsanız, garibi gözetmemişseniz bu yazıyı okumayın.
Akrabanızı, komşunuzu hasta olduğunda ziyaret etmiyorsanız, komşunu tanımıyor ve komşunuzun külüne muhtaç değilseniz, , bir tas yemeğini paylaşmamışsanız, kendin için sevdiğini kardeşin için sevmiyorsanız, kendin için istediğini kardeşin için istemiyorsanız, zor gününde yanında yer almıyorsanız bu yazıyı okumayın.
Yalan söylüyorsanız, emanete ihanet ediyorsanız, verdiğiniz sözde durmuyorsanız;
BU YAZIYI HİÇ, AMA HİÇ OKUMAYIN.
Bu yazıyı okumak için ne çok sebebimiz varmış meğer! Yazıyı okumaya başladığımda, İzmir’de, 91 saat sonra enkaz altından sağ çıkarılan dört yaşındaki Ayla’nın kurtarılış anı son dakika olarak geçiyordu ekranlarda. Türkiye’nin dört bir yanından yardıma koşmuş kurtarma ekipleri ve oradakiler gözyaşına boğulmuşlardı. Darda, acıda kenetlenmek ne güzel… Eminim onların bizden daha çok sebebi var bu yazıyı okumak için. Kaleminize, yüreğinize sağlık.
Oku-ma-dık ; özümsemiş gibi olduk… Sarsıcı bir yazı…dost acı söyler babından ..
Ah be, senin yazı ne ki? Kur’an okuyoruz ama değişmiyoruz. Belki de Okumuyor, göz gezdiriyoruz.
Bu ve benzeri yazıları herkesin en içten duygularla okuması umuduyla….
Aksine tam okunası bir yazı ve ne yazık ki birçok tespit gūnūmūzūn yansıması.
Bu yazıyı okumadım 🙂