Büyük ödül

Hikâyeler, insanları eğlendirirken düşündüren ve öğüt vermek amacı ile yazılan yazılardır. Aynı zamanda içerisinde gerçeklikleri de barındırır. Bizzat yaşadığım olayı anımsatan bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir şehirde televizyon ve gazetelerde büyük ödüllü bir yarışma düzenleneceği ilan edilir. Oldukça uzun ve içerisinde timsah dolu olan bir havuzun bir başından diğer başına sağlıklı bir şekilde yüzen bir kişiye büyük ödül verileceği söylenir. Yarışmaya resmi müracaatların olmayacağı, yarışma anında herkesin yarışmaya dahil olabileceği, yarışma sonunda kazanan kişiye ödülünün anında verileceği duyurulur. Basın mensuplarının da yarışmaya davet edildiği ve dolayısıyla yarışmanın da dünya çapında takip edileceği de belirtilir.
Televizyon ve gazetelerde yarışmadan haberdar olan insanlar, timsah dolu bir havuzda yüzmenin çok aptalca olacağını düşünmektedir. Ancak yarışmada verilecek olan büyük ödül de insanların ilgisini fazlasıyla cezbetmiştir. Bir tarafta hayatınızı ortaya koyacaksınız, diğer tarafta belki de hayatınızda göremeyeceğiniz büyük bir ödüle sahip olacaksınız.
Genel kanaat: çoğu kişi için ilginç ve bir o kadar da merak edilen bir yarışma olacağıdır.
Nihayet yarışma günü gelmiştir. Yarışmanın halka da açık olması nedeniyle büyük bir kalabalık yarışmayı izlemek için havuz başında toplanmıştır. Hayatından olacak aptalı ya da zengin olacak kişiyi herkes merak etmektedir.
Görevliler ve basın mensupları yarışma başlamadan önce yerlerini almışlardır. Görevlinin yarışmayı başlatan düdüğü çalmasıyla birlikte herkes heyecanlanmıştır. Bir tarafta hayatınız, diğer tarafta büyük ödül. Yarışma başlamıştır ama havuza atlayan hiç kimse olmamıştır. Herkes birbirine bakışırken izleyiciler arasından da homurdanmalar yükselmeye başlamıştır. Oysa seyircilerin aklından geçen, ödülün cazibesine kapılabilecek yarışmacılar olabileceğidir. Seyirciler açısından tam bir hayal kırıklığı yaşanırken “şaaap” diye bir ses duyulur. Tüm izleyiciler homurdanmaları bırakıp sesin geldiği tarafa yönelir. Evet, havuzda bir kişi vardır ve tüm hızıyla havuzun bir başından diğer başına yüzmektedir. Heyecan birden bire artmıştır. Kimisine göre aptal, kimisine göre de zengin adayı kimdir? sorusu seyirciler arasında sorulmaya başlamıştır.
“Yazık canından olacak.” diyenlerle; “Zengin olacak.” diyenlerin sesleri birbirine karışmıştır.
Havuza atlayan kişi ebetteki bu konuşmaları duymamaktadır. Onun tek derdi vardır. Havuzun diğer tarafına sağ salim ulaşabilmek. Ulaşmak adına da tüm gayretini göstermektedir. Ama havuzdaki timsahlar açısından da “Büyük bir nimet (!)” önlerinde durmaktadır. Herkes açısından yarış büyük bir heyecan içerisinde devam etmektedir. Havuza atlayan yarışmacı olağanüstü gayretleri sonucunda havuzun diğer tarafına sağ salim ulaşmayı başarmış ve son hamlesiyle havuzun dışına çıkmayı başarmıştır.
Yarışmacı alkış tufanına tutulurken seyircilerin bir kısmı “Canını kurtardığını”, diğer kısmı da “Büyük ödülü kazandığını, hatta ödülü nasıl harcayacağını.” konuşmaya başlamıştır bile. Basın mensupları ve görevliler başta olmak üzere herkes yarışmayı kazanan kişinin etrafında toplanmaya başlamıştır.
Basın mensupları peş peşe;
“-Tebrik ederim. Nasıl başardınız? Ödülü ne yapacaksınız?” vb. soruları sorarken, yarışmacı bu sorularla hiç ilgilenmemekte, sanki soruları duymamaktadır. Onun sanki başka bir önceliği var gibidir. Etrafındakiler de yarışmacının bu durumunu fark etmişler ama bir anlam verememişlerdi.
En sonunda oradaki gazetecilerden birisi dayanamayıp sormuş:
“-Beyefendi canınızı tehlikeye atarak büyük bir ödülün sahibi oldunuz ama siz bu durumdan hiç memnun değil gibisiniz. Neden böyle davranıyorsunuz?”
Yarışmacı da en sonunda konuşmuş ve soruyu cevaplamış:
“-Beni havuza kim iteledi?”
Hayat böyledir. Her zaman tehlikelerle karşı karşıya kalabiliriz. Her zaman değil ama bazen de önümüze fırsatlar da çıkabilir. Ya risk alarak fırsatlara ulaşabilirsiniz, ya birisinin sizi havuza itelemesini beklersiniz ya da evinizde oturup sadece eleştiri yaparsınız. Ve en önemlisi de fırsatlara ulaşmak için sizi havuza iteleyecek birilerini de her zaman bulamayacaksınızdır.
Tercih Sizin.
Benimle ilgili kısmını mı merak ediyorsunuz?
Beni havuza iteleyen Sungurlu İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim MUTLU’ yu rahmetle anıyorum.
Sayın Başkanım bu güzel yazılarınızın daha geniş kitlelere ulaşması dileğiyle…Birilerinin sizi ulusal medya havuzuna itmesi lazım… Elinize emeğinize sağlık…
Başkanım herkesin hayatında mutlaka başarıya sevk eden insanlar vardır. Allah gelecek nesillerimizi doğru yola sevk eden vatanına milletine faydalı bireyler olmasını sağlayan insanlar ve eğitimcilerle karşılaştırsın diyor ve bize güzel erdemler değerler katan tüm eğitimcilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyorum.
Eyvallah başkanım anlayana sivrisinek saz, anlamayana bu yazı bile az. Kalemine sağlık
Ben de beni sendika işine atan Sayın Fatih Başak Başkanımı saygıyla anıyorum. Allah her daim iyi kullarıyla karşılaştırsın. Ben de seni saygıyla anıyorum Başkanım Allah birilerini vesile kılarak hayatımıza yön veriyor. Her daim güzel insanlarla karşılaşmak dileğiyle.
Üstadım dersler alınabilecek güzel bir hikaye ellerinize sağlık.
İbrahim hocamı rahmetle yad ediyorum. Mekanı Cennet olsun. Sevdan varsa derdin, ızdırabın, çilen bitmez, girilmeyecek yerlere girer akıllı adamın almayacağı riskleri alırsın. BazEn bilmeden, farkına bile varmadan, bazen de olabilecekleri göze alarak. Korku ecele mani değildir. Korkaklar zafer anıtı dikemez…
Mevlâm amelince rahmet eylesin. Kalemine, eline sağlık versin.
Çok anlamlı çok güzel bir yazı… Emeğinize sağlık. İbrahim hocaya da Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah.
Evet Başkanım. Herkesi havuza bir iten vardır. Bu bir dost, bir düşman, şeytan, nefsimiz? Kalemin tükenmesin inşallah.