Gayeniz ne?
Sizi peşinden sürükleyecek bir hayat amacınız var mı? Ne için yaşıyorsunuz? Bu hayatta var olma gayeniz nedir? Yarınlardan beklentiniz var mı?
Soruları benzer minvalde uzatmak mümkün. “Gayesi olmayanın varlığından şüphe ederim,” der Mevlana. İnsanı ayakta tutan, hayali, ayaklarını yerden kesecek kadar güzel olan, yaşama amacı olmalı. Kişiye göre değişkenlik arz edebilen bir amaç olabilir. Bu amaç uğrunda çalışır çabalar insan.
Amacımız;
- Başımızı sokacağımız bir ev almak, dayayıp döşemek,
- Ayağımızı yerden kesecek bir araba, şöyle en güzelinden,
- Evlenmek, çoluk çocuk sahibi olmak,
- Okulları bitirmek,
- …
Bizi mutlu eden şey nedir? Ne yapmak huzur ile doldurur gönlümüzü? Yukarıda saydıklarımıza eriştiğimizde tamam mı olacak, bir sonraki hedefi sonra mı belirleyeceğiz?
Zaman nasıl olsa geçiyor. Beklenen geliyor ya da beklenmeyen ansızın geliyor. Geleni karşılamaya hazırlığımız var mı? Yarın yüzümüzü ak edecek, hesabımızı doğru çıkaracak duruma ne kadar hazırız?
Bir gaye için yaratılmış olduğumuzun farkında mıyız? Halife olmak, kul olmak, eşrefi mahlukat, ahseni takvim olmak varken; esfeli safilin, aşağıların aşağısı, hayvandan aşağı, … olmak neden tercihimiz olsun ki?
Belki bir çocuğun yüzüne gülücük getirmek, belki insanlara eziyet verici şeyleri ortadan kaldırmak, belki bir insana, hayvana iyilik etmek, bir dua almak, … erişebileceğimiz en büyük gayeye eriştirir bizi. Zerre miktarı da olsa, iyilikten ve kötülükten hiçbir şeyi küçük ve önemsiz görmemeliyiz.
Çocuklarımıza, eşimiz dostumuza, temiz ve güzel bir isim bırakarak gidebilmek, arkadan iyi şeyler söyletip hayırla anılmak çok hoş olsa gerek.
Ne güzel demiş Üstad Necip Fazıl:
Gideriz, nur yolu izde gideriz,
Taş bağırda, sular dizde gideriz.
Bir gün akşam olur, biz de gideriz.
Kalır dudaklarda şarkımız bizim.
Varoluş gayesi doğrultusunda yaşayanlara ve güzel bir isim bırakarak gidenlere selam olsun.