Kutlama Muhasebe İkilemi

Kutlama ile muhasebe arasında gidip geldiğimiz günleri yaşıyoruz. Miladi takvime göre bir yılı geride bırakıyoruz. Acısıyla tatlısıyla bir yıl. Ağız alışkanlığı olsa gerek acısıyla taylısıyla derken. Ama 2020 yılı çoğumuz için tatlısından çok acısıyla geçen bir yıl oldu.
Adeta evlerimize kapandık. Her gün bir yakınımızı ya da tanıdığımızı kaybettik bu yılda. Kimimiz annemizi, kimimiz babamızı, kardeşimizi kaybettik. Gencecikti dediklerimiz aramızdan ayrıldı. Arkasından ağladık, dualar ettik. Sosyal medyada, “Allah rahmet eylesin” cümlesini hemen hemen her gün paylaştık, başsağlığı diledik. Kaybettiklerimiz o kadar çoktu ki her birine ayrı ayrı yazmaktansa kopyala yapıştırı tercih ettik. Ne kadar kolay değil mi? “Kopyala-yapıştır”. Oysa ateş düştüğü yeri yaktı. Ne analar, ne yavrular ağladı sevdiklerinin arkasından.
Hiç bu kadar yakınımızı aynı yıl içerisinde kaybettiğimi hatırlamıyorum. Muhtemelen aynı duyguları sizler de yaşıyorsunuzdur. Ama 2020 yılında ateş çok yeri yaktı. Terör belası azaldı derken başka bir terörler karşımıza çıktı. Hem de çok sinsice. Bir gün önce sağlığına dua ettiklerimizin ertesi gün vefat haberleri bizleri yıktı.
Sezai Karakoç’un deyimiyle;
Baharı yaz uğruna tükettik,
Aşkı naz uğruna ve
Papatyaları seviyor sevmiyor uğruna;
Derken ömrü tükettik bir hiç uğruna.
Her şeyimizi israf etmedik mi? Aşkımızı, insanlığımızı, dostluğumuzu ve en sonunda ömrümüzü. Nereden bulaştı? sorusu 2020 yılında en çok sorulan soru oldu? Nereden geldi bu illet? Ve Korondan mı öldü? Soruları 2020 yılının enleri arasına girdi(!). Ama kalbimize dönüp te bu yaptıklarımızın bir sonucu muydu? Biz ne yaptık da bunu hak ettik? Sorusunu hiç sormadık.
Suriyeli çocuk vardı hani. Ölmeden önce, “Sizi Allah’a şikâyet edeceğim” demişti. Hatırladınız mı? Şikâyeti en yüksek makama ulaşmış olmalı ki insanlık her gün ölüyor.
Ya, sahipsiz bir şekilde yüz üstü deniz kenarında ölüme terk ettiğimiz Aylan bebeği hatırladınız mı? Dünya sessiz kalmıştı. İnsanlık o gün bugündür yüz üstü yatıyor. Vee, İşte o gün başlamıştı bu salgın.
Korona yüzünden sokağa çıkma yasağı geldiğinde sanki açlıktan ölecekmiş gibi rafları boşalttığımızı hatırladınız değil mi? Oysa yıllardır insanlar açlıktan ölüyordu. Hiç duymamış hiç görmemiştik o zamana kadar. Daha kötüsü halen fark etmedik o açlıktan ölen insanları. Ve biz insanlık, bugün bu sınavı kaybettik işte. En azından bunu itiraf etmek zorunda değil miyiz?
Bütün bu cürümlere, zulümlere ve vurdum duymazlıklara, Yüce Yaradan’ın sessiz mi kalacağını mı zannetmiştik?
Unutmayalım!
Allah (cc) insanı imha etmez, süre verir. Zulüm de etmez insana. Sınav eder Allah. Ve Allah bizi günahlarımızdan dolayı helak etmez, günahları normalleştirmemizden dolayı helak eder. Günahlar normalleşmeye başladı hatta artık kanıksadık, hayatımızın olağanı olarak gördük. Faizin adına kredi dedik, flörtü normal gördük, gıybetin adını da iki lafın belini kırmak olarak tanımladık. İsmet Özel’in dediği gibi ”Hak yemek, sol elle yemek yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede”.
Necip Fazıl’ın Muhasebe şiirinde;
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları;
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Koku iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş… Dediği zamanı mı yaşıyoruz yoksa?
Adım gibi eminim yine unutacağız başımıza gelenleri. Eminim çünkü Allah birçok ayetinde bunu söylüyor. “İnsanoğlu unutkandır.” Doğum günü kutlama partilerinin yerini yeni yıl kutlamaları almaya devam edecek. Kendimizi kandırırcasına yeni yıla umut bağlayacağız. Ve yine kendimizi kandırmak adına otellerde, villalarda, çok odalı evlerde çılgınca eğlenmeye devam edeceğiz. Vicdanlarımızı bir kenara bırakıp; kutsal uyarılara inat, eğlenmeye, eğlenceler düzenlemeye, vur patlasın çal oynayacağız. 2020 yılı kötü geçti yaşasın 2021 yılı diyeceğiz. Kral öldü yaşasın yeni kral der gibi.
2020 yılı içerisinde dostlarımız tarafından doğum günlerimiz yeni yaş yılımız tebrik edilirken ömrümüzden günler kaybettiğimizi fark etmediğimiz gibi yeni bir yılı kutlarken aslında ömrümüzden bir yılın geçtiğini fark etmedik.
2020 yılında kaybettiklerinizi tekrar hatırlayıp onlar için dua edelim. Hayatta kaldığımıza şükrederken, hayatta kalmanın getirdiği sorumlulukları da unutmayalım. Herkes heybesine ne koyduğuna bir baksın. Yeni şeyler söylemek adına ve insanlık adına yeni bir yılda neler yapacağını planlasın. Muhasebe defterlerimizi açarak gelirlerimizi-giderlerimizi kontrol edelim.
Ey 2020! Kötü olan sen değilsin. Bizler, seni, günah keçisi seçtik. Tüm günahlarımızı sana yükledik. Günahlarımızı sana yüklerken kendimizi kurtarmak sevdasında idik. Günahlarımızı, hatalarımızı ıskalamak adına seni hedef tahtasına koyduk. Ama kendimizi kandırırken aslında insanlığımızı, ahlakımızı kandırdık.
Ey 2020! Sen bize kötü hatıralar bıraktın. Ama en kötüsü seni hiç unutmayacağız.
2021 yılının insanlığa hayır getirmesi dileğiyle…
Kaybettiklerimize Allah ‘tan rahmet diliyorum mekânları cennet olsun inşallah. Edep adab içinde kültürümüze kulak verip yaşarsak kısa ömrümüz daha güzel geçecektir. Başkanım tebrik ediyorum sağlıklı günler dilerim.
Başkanım ne güzel bir yazı. Baştan sona dikkatle okudum. Kalemine yüreğine sağlık. Allah razı olsun slm ve dua
Allah cümlemize ölmeden hayırlı bir muhasebe ve muhakeme nasip ederek tövbesi kabul olunanlardan biri olarak ruhunu teslim edenlerden eylesin. Ölmüşlerimize rahmeti ile muamele etsin. (Amin)
İnsanın günahlarını yüklediği kaplunbağa, özbenliği karşısında yavaşlarsa,bu senet bankalar kapanmadan benim ruhumun rengini kapatırsa, kuyuya düşen çocuğun öleceğini hepimiz biliyorduk.Gerçi bilmeyenlerede İsmet Özel hatırlatmıştı Erbain de…Ve öldük…Ve fakat hesap vakti,din günü mahşer….Ve bir ses duyuldu kulaklarımızı delen. Rabbin vaad ettiği gün gelmişti…
İnsanlar da artık yıllar gibi birer sayı oldu. Can değil. Her gün sayılar paylaşıldı. Ölü, hasta, borsa vb. Herkes saydı hesap yaptı. Büyük hesabın yaklaşmakta olduğunu farketmeden. Niceliğin değil niteliğin kazanacağı bir yıl olsun 2021.
Yıllar gibi insanlar da birer sayı oldu artık. Tam da yaşadığımız zamanın ruhuna uygun olarak. Ne fark eder ha bir eksik bir ha bir fazla. Can değil sayıyız artık. Hesap vakti geliyor. Vesselam.
Ne kadar da haklı bir söz başkanım
Sag eliyle Hak yiyenler, sol eliyle helal yiyenler kadar dikkat çekmedi bu ülkede.
Benim ayıbım olsa gerek üstadın bu vecizesini ilk defa duydum. Duydum ki her kelimelerden kurşunlara dizildim sanki.
Allahın selamı üzerinize olsun sayın Başkanım;
Öncelikle yeni siteniz hayırlı olsun, çok güzel ve doyurucu olmuş, güzel ve faideli çalışmalarınızın devamını dilerim.
2020 yılının özeti, anlamak isteyene anlattıkları ve ders alması gereken bizlerin aldığı veya alamadığı dersleri akıcı, sıkmayan ve anlaşılabilir bir vurguyla anlattığınız yazınıza da bütün yüreğimle katılıyor, 2021 ve daha sonraki yılların geçmiş yıllardan daha güzel ve rıza-i ilahiye matuf olarak geçmesini temenni ediyorum..
Zındıklığın ölçüsü yok bu salgın döneminde bile yılbaşı kutlamaya can atan müslüman toprağın altı çok çetin.
İnsanlık olarak mutsuzuz, mutlu olmak için bahaneler arıyoruz. Mutsuzuz çünkü dinimizi tam anlamıyla yaşamayıp ibsdetlerimizi tam anlamıyla yaşamıyoruz. Peygamberimiz (S.a.v) bize Veda Hutbesi’nde iki emanet bırakmış ve bunlara sıkı sıkı sarılırsanız yolunuzu kaybetmezsiniz demiş. Bu emanetler; Kuran-ı Kerim ve Sünnet. Uygulasak hem bireysel hem de toplumsal anlamda bu kadar sorunlarımız olmayacak… Rab bim bizlere her adımımızda rızsasını yaşamayı nasip etsin. Harici üzelmeye ve sıkıntılar yasamaya devam edeceğiz. Ben oldum olası yılbaşı kutlamalarını sevmem, son yıllarda hele hiç sevmiyorum, yaşlanıyoruz en başta :)…
Yine de ne deyelim Allah ım gelecek günlerimizi, kalan ömrümüzü geçen ömrümüzden hayırlı eylesin… Kaleminize sağlık Fatih Hocam…
Harika bir yazı olmuş kalemine ve ağzına sağlık