Yine nutuk atma zamanı

Bir şeyleri bozarken, yıkarken aleni olarak kötü ve yanlış sayılacak şeyi yaparken karşılaşıp sorsanız;
- Neden insanlara zulmediyorsun?
- Neden yanlış yapıyorsun?
- Neden yalan söylüyorsun?
- …
Diyeceği şudur:
- Ben insanları, yanlış olanları düzeltmek için yapıyorum.
ABD, dünyanın polisi, jandarması, savcısı ve hakimi rolleri ile zalim bir diktatörden Irak halkını kurtarıp demokrasi getirmek için Irak’a girdi. İnanmayanlar için başka bahaneleri de vardı. Mesela Irak’ta nükleer silahlar vardı ve insanlık için tehlike saçıyordu. Oysa nükleer silah ABD dahil birçok ülkede de vardı. Acaba onların ki tehlikesiz mi idi? Her neyse, Irak yerle bir oldu. Her gün yüzlerle ifade edilen sayılarda ölümler sıradanlaştı. Irak kalbur ile elenir gibi elendi. Altı üstüne getirildi. Madenlerinin ve petrolünün sömürüldüğünü söylememe gerek yok sanırım. Neticeye bakarsak; Irak’ta nükleer silah bulunamadı ve ne yazık ki demokrasi yerine kaos getirildi..
1990’lı yılların başında Avrupa’nın göbeğinde Sırplar akıllara durgunluk veren katliamlar sergileyip işkenceler yaptılar. Çok daha ileri giderek Birleşmiş Milletler korumasındaki kamplarda esir hayatı yaşayan Boşnak Müslümanları katlettiler. “Toplu Mezar” kavramını o zaman Sırplar herkese öğretmişlerdi. Bütün dünya “üç maymun” oynuyordu. Gösterişli salonlarda toplanan adamlar kınama mesajları yayınladılar, demeçler verdiler, nutuk attılar. Barış, demokrasi, insan hakları diye.
Halen Suriye ve yıllardır süren Filistin’deki olaylar da benzer değil midir? Biri iktidarı, biri muhalifleri destekliyor, biri +, biri – kutup gibi iki güç ABD ve Rusya Suriye’de gösteri yapıyorlar:
ABD askeri gücü saldırıyor, bombalıyor, vuruyor… Ölen, evi ocağı yıkılan: Suriyeli.
Rusya askeri gücü bombalıyor, vuruyor, saldırıyor… Ölen, evi ocağı yıkılan: Suriyeli.
Sınırı olmadığı halde, kendi topraklarından binlerce km uzakta yer alan bir ülkede ABD ve Rusya askeri varlığı neden olsun ki? Bunu sormuyor, soramıyor ve sorgulamıyoruz.
Bizim tarihimizde de İstiklal Mahkemeleri ve darbelerimiz var. Huzur ve sükunu sağlamak, demokrasiyi getirmek için yapılan darbeler ve kurulan mahkemeler… Kurucularından (Anne tarafından Emin ÇÖLAŞAN’ın Dedesi) olan Refik Şevket İNCE’nin dediği gibi:
“…Efendiler asacağız, keseceğiz, kesileceğiz. Ve ancak bu surette muvaffak olacağız. Muvaffak olmak için de asacağız, keseceğiz, kesileceğiz…” (Kaynak: Emin ÇÖLAŞAN, Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi, Bilgi Yayınevi, Sf.10)
Gerçekten astılar. Haklı ya da haksız olması çok önemli miydi onlar için, bilmiyorum. Eceliyle öleni bile mezarından çıkarıp astılar ve tekrar gömdüler.
Frenk Mukallitliği ve Şapka (Batı Taklitçiliği ve Şapka), 1 Kasım 1925’te yürürlüğe giren Şapka Kanunu’ndan bir buçuk yıl önce yayımlanmış 32 sayfalık risaledir. Bunu –henüz çıkmamış- bir kanuna muhalif olarak yazdığı için İskilipli Mehmed Âtıf Hoca da İstiklal Mahkemelerinin kurbanlarından olmuş, asılmıştır. Vatan hainleri için kurulan mahkemelerde vatanın öz evlatları, garip suçlama ve yaftalarla idam edilmiş, düzen kurucularca sükûnet sağlanmıştı.
Daha yakına gelecek olursak; demokratik yollarla seçim kazanıp iktidar olmuş, ülkesine bahar havası yaşatan iktidarı, seçimle indiremeyeceği için darbe ile indirip Başbakanı ve Bakanları asanlar da “demokrasi, insan hakları, huzur, gelişme ve sükun…” kavramları ile halkın karşısına çıktılar. “Eline asla silah almaz, milletine kurşun sıkmaz.” diye inandıklarımız da 15 Temmuz da milletin üzerine yaylım ateşi açmadılar mı?
Maalesef bugün de iktidardan rahatsız olanlar, aynı şeyi açıkça dillendiriyorlar: İKTİDARDAN SEÇİMSİZ NASIL KURTULABİLİRİZ?
İnandıkları ve her fırsatta dillendirdikleri demokrasi, insan hakları, insanların seçimleri, tercihleri vs. kavramlar, menfaatleri ile çelişmesi durumunda hiçe sayılacak teranelerdir onlar için. İnsanların seçme ve seçilme haklarını çiğnerken bile insan hakları nutukları atmaktan geri durmuyorlar ne yazık ki.
Oysa bu durum çok açık. İzaha gerek kalmaksızın, herkesin anlayacağı kadar açıklıkta ifade edilmiş. Nerede mi? Elbette Kuran-ı Kerim’de. Hem de en başta, 3. Sayfada, Bakara Suresi 11 ve 12. Ayette:
“Onlara “yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiği zaman, “biz ancak ıslah edicileriz” derler. Kesin olarak biliniz ki onlar ancak kötülük yapan bozgunculardır. Lakin anlamazlar.”
13.01.2021
Avni OZAN
Uzun zaman sonra senin yazılarını tekrar okumak güzel üstad. Kalemine sağlık
Yaşadığımız coğrafya bizi çalışmaya, üretmeye, uyanık olmaya mecbur ediyor. Bunları yapmaz ve” güdülmeye”razı olursak sıkıntı olmaz. İçerideki ve dışarıdaki hainlere karşı tedbiri elden bırakmamak lazım diye düşünüyorum.
? ? ?
Onlara “yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiği zaman, “biz ancak ıslah edicileriz” derler. Kesin olarak biliniz ki onlar ancak kötülük yapan bozgunculardır. Lakin anlamazlar.”
Kaleminize sağlık Hocam.Tebrik ediyorum.