Bir dokunuş (Bir Öğretmen)

Hepimizin hayatında bir dokunuşla; ilgimizi, mesleğimizi seçmemize katkı sağlayan insanlar vardır. Çok daha ötesi hayatımızda ciddi değişikliklere sebep olan insanlardır bunlar. Bu bazen bir mahalle arkadaşımız bazen okul ya da sınıf arkadaşımız olabilir. Ama bir gerçek var ki anne/babanın yanında öğretmenlerin katkısı küçümsenemez.
Fikret Bey, göreve başladığı ilde ilk günlerde bir köyden bahsettiler. Köyden derken burada görev yapan öğretmenin ne kadar çalışkan, ne kadar gayretli olduğundan bahsediyorlardı. Anlatanların nazarında köy öğretmeni kahraman idi. O kadar övmüşlerdi ki Fikret Bey de merak etmişti bu öğretmeni.
Sonuçta köyde görev yapan bir öğretmen. Bu kadar övülmeye değer ne yapabilirdi ki? diyerek içinden geçirdi. Olayın fazla büyütüldüğünü düşünüyordu. Öğretmenin ilkokuldan sonra burs kazanan öğrencilerinin çok olabileceğini ve iyi okullara öğrenci yerleştirdiğinden dolayı bu kadar övgü aldığını düşünüyordu. Anlatılan köyde olsa olsa 20 öğrenci vardı. Bunların çok az bir kısmı birinci sınıftır ve hepsini de okumaya geçirmiştir. Birkaç yıldır burada görev yapıyor ve bu çocuklar okuma yazma yönünden problem yaşamıyorsa bu öğretmen başarılı olarak kabul ediliyordur diyerek de aklından geçirdi.
Ancak hem oradaki öğretmeni ziyaret ederek onure etmek hem de bu kadar övülmeye layık nelerin yapıldığını yerinde görmek amacıyla bir ara gideriz demişti oradakilere. Gideriz dediğine göre artık gitmek farz olmuştu kendisine. Köy ve köy öğretmeni hakkında bilgi aldı.
Bir kış günü idi. Hava oldukça soğuk ve kar neredeyse diz boyu. Kış mevsimi boyunca kar hep böyle olduğu için okullar tatil edilmiyordu buralarda. Çünkü kışın tamamı nerede ise bu şekilde idi. Yani hayat böyle idi buralarda. Bir ilçe ziyareti dönüşü yanındaki Şube Müdürü;
-Müdür bey size övgüyle bahsedilen köy ana yoldan 4-5 kilometre içeride. İsterseniz öğretmenimizi ziyaret edebiliriz, dedi.
-Gayet iyi olur. Ben de çok merak ettim bu öğretmeni, dedi.
Birlikte köye gittiler. Okulun bahçesine karların izin verdiği kadar araçla gidebildiler. Okula 300 metre kala karlar müsaade etmeyince okula kadar yürümek zorunda kaldılar. Okulun açık olduğu bacasından tüten dumandan da belli oluyordu ama okuldan hiç ses gelmiyordu. İyice yaklaştılar, okulun giriş kapısına kadar geldiler ama halen hiç ses duymuyorlardı. Acaba öğretmen gelmedi ya da çocuklara okula gelmeyin mi demişti. Önceden de haber verilmediği için böyle bir durumla karşılaşmış olabilirlerdi.
Sınıf kapısına kadar geldiklerinde öğretmenin sesini duydular. Ders anlatıyordu.
-Oh dedi Fikret Bey. Boşa gelmedik.
Sınıf kapsına vurarak,
-Geeel! sesiyle içeri girdiler. Şok olmuştu Fikret Bey. Öğrenciler hiç ses çıkarmadan öğretmenlerini dikkatle dinliyorlardı. Öğrenciler, Fikret Bey ve Şube Müdürü içeri girdiğinde hep bir ağızdan:
-Hoooş Geldiniiiz! diyerek seslendiler. Sonradan sınıf başkanı ve yardımcısı olduğunu öğrendiği iki öğrenci, birisinin elinde kolonya diğerinin elinde peçete olduğu halde hemen yanlarına geldi. Bir öğrenci kolonya ikram ederken diğeri peçeteyi uzatmıştı.
Kendilerine öz güvenleri o kadar yüksekti ki Fikret Bey sormadan onlar soru sormaya başladılar.
Siz kimsiniz?, Nereden geliyorsunuz?, Neden köyümüze geldiniz?, Köyümüzü beğendiniz mi?, Milli Eğitimden geldiğimizi öğrenince öğretmenimizi almayacaksınız değil mi? Vb.
Fikret Bey, bir okula ziyarete gittiğinde muhakkak o okulun tuvaletlerine giderdi. Ona göre tuvalet medeniyetin önemli göstergelerinden birisi idi. Çünkü temizlik burada başlıyordu. Köyde su yoktu ve bu kış şartlarında çok hoş manzara beklemiyordu ama yine de her zaman yaptığını yaptı. Yanında Şube Müdürü ve öğretmen olduğu halde okula 100 metre uzaklıktaki okulun tuvaletine gittiler. Oraya geldiklerinde hayretler içerisinde kalmıştı. Öğretmen, hem kız hem de erkek tuvaletlerine giden bidonlardan oluşan bir düzenek kurmuş. Üstelik bu soğuğa rağmen düzenek gayet sağlıklı bir şekilde çalışıyordu. Daha da ilginci tuvaletlerde peçeteler dahi vardı. Tuvalet taşları tertemizdi.
Haber vererek gelmiş olsa bunların önceden hazırlandığını düşünecekti ama habersiz bir şekilde gelmişti. Önceden hazırlık yapılması mümkün değildi. Orada gördükleri için öğretmene çok teşekkür etti. Tekrar sınıfa yöneldiler. Sınıfa yaklaştıkları halde sınıftan en ufak bir ses dahi çıkmıyordu. Bu durum dahi takdire şa’yandı. Öğrencilere bu disiplini vermiş, öğretmen olmadığı halde nasıl ders çalışacaklarını davranış hale getirmesini sağlamıştı.
İçeri girdiklerinde sınıf başkanı, bir öğretmen edasıyla misafirlerini karşıladı. Öğretmen gelene kadar da öğretmen rolünü yaptığı belli oluyordu. Anlaşılan o ki oldukça da başarılı idi.
-Hoş geldiniz diyerek tekrar karşıladı.
Fikret Bey çocuklara hiç soru sormadı. Sormasını gerektiren bir durumda kalmamıştı zaten. Sınıf pırıl pırıl, öğrencilerin masaları örtü ile örtülmüş, çocuklara tuvalet kullanımı verilmesinden öte uygulanır olmuş, misafirlerine karşı nasıl davranacaklarını bilen… bir öğrenci grubu. Bu çocuklara soru sormaya gerek yoktu. Her şey bilgi değildi. Bilgi zaten bir şekilde elde edilirdi.
Fikret Bey, oradan ayrılırken öğretmen hakkında söylenenlerin az bile olduğunu, öğretmenliğin temelinde davranışların iyileştirilmesi olduğunu çok iyi bir şekilde verdiğine inanmıştı. Bu düşüncelerini öğretmene de söyledi. Bir kişiyi seviyorsanız ona sevdiğinizi söyleyin kabilinden; iyilik ve güzelliklere katkı sunanların kendisine bunların söylenmesi gerektiğine inanıyordu.
Müsaade isteyip ayrılacağı zaman çocuklar hep bir ağızdan;
-Güle güleee, hayırlı yolculuklar dediler. Sınıf başkanı ve yardımcısı da bir misafir uğurlama adetini yerine getirircesine kapıya kadar geldiler.
Fikret Bey makamına gelmeden önce doğruca Vali Bey’in yanına gitti. Gördüklerini ve öğretmenin o köyde yaptıklarını anlattı. Böyle öğretmenlerin ödüllendirilmesi gerektiğini söyledi. Vali Bey de Fikret Bey’in anlattıklarına istinaden hemen “Başarı Belgesi” hazırlanması talimatını verdi.
Her şeyin akademik başarıya bağlandığı eğitim ortamlarından bir an önce uzaklaşmamız gerekiyor. Burada anlatılan öğretmen, nesil, kendine güvenen ve toplum hayatında farkındalık oluşturan, farkındalık oluşturmadan öte çevresini olumlu etkileyen bir nesil için güzel emek vermişti. Belki de o bölgede bir çığır açılmasına sebep olmuştur. Keşke bu ziyaretine giitiği öğrencilerin yıllar sonra neler yaptığı ve toplum yararına ne gibi katkılar sunduğuna dair izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılması bu ülkenin en büyük eksikliklerinden birisidir.
Eğitimciler olarak; sıkılan, kıskançlık içinde boğulan, ben senden daha çok test çözdüm diyen çocuklar değil.
Sevgiyi bilen, mutluluğu tüm benliğinde hisseden, gerçek mesleğini, gerçek yuvasını bulan… Kendini net olarak doğallığıyla aktaran, neyi neden yaptığının farkındalığına ulaşmış çocuklar yetiştirmek zorundayız.
Deyim yerinde ise dünyanın ve hayatın kullanma kılavuzunu kullanmasını bilen çocuklar yetiştirmek zorundayız. Bunu yapmak için; cana dokunuş yaptığını bilen, ufak bir kalbe, bir insanın yetiştirilişine ve insanlığın geleceğine dokunduğunun farkında olan, “aman alt tarafı çocuktur” deyip dikkate almadığı bir kelime, onun bütün hayatını etkileyebileceğini bilen, kalplerini sevgiye ve öğrenmeye kapalı olmayan öğretmenler yetiştirmek zorundayız.
Bilmeliyiz ki bir öğretmen en az otuz kalbi yönetir.
Not: Güzelliklerin ifşa edilmesi ve yayılması adına;
O köy Ağrı-Hıdır Köyü
O öğretmen: Ercan KUŞÇU (Bu bilgiler Fikret Bey’den alınmıştır.)
Mevlâm bizleri iyi ki varsın, iyi ki vardın denilen insanlar eylesin. Yegane temennim budur. Hem meslek hayatımızda, hem aile bireyi olarak, hem toplumun bir parçası olarak bu şekilde anılabilirsrk ne mutlu bizlere.
Öğretmenliği grçekten yapan bir meslektaşımızı anlatmışsınız. Size teşekkür ediyorum. Bu öğretmenleri Anadolu insanı seviyor. idarecilerimizinde sevmesi temennisi ile selamlar.
Böyle öğretmenlerin sayısının artmasına bağlı eğitimde çıtanın yükselmesi. Ne var ki bu tür öğretmenleri çoğaltma projesi yok MEB ‘in malesef.
Eline kalemine bileğine yüreğine sağlık hocam
Köy ve şehir öğretmeni olmak farklı oluyor.Şehir öğretmenlerinin köylerdeki sıkıntısını daha iyi ve kutsallığını anlaması için zorlukları yaşaması ve kıymetini görmesi gerekir.Zoru gormeden bazen nimetlerin kolaylığını anlamayabiliyoruz.Gönül insanı olmak ayrı bir duygu inşallah hep öyle olabiliriz….Gönül insanı Fatih Öğr. ve Başkanına…..
Müdürüm kaleminize sağlık geri dönüt alınıyor çocuklarımız çoğunlukla öğretmen oldular yüksek lisans programı tamamlayanların sayısı azımsanmayacak kadar.Tüm köy halkı ve öğrencilerimle iletişim halindeyken.Tekrar tekrar teşekkürler
Merhabalar,
Yazıyı okurken bir anda yaşadıklarımı hatırladım ve yanımdaki eşime : ‘Bir yazı okuyorum ve sanki yıllar öncesine gidiyorum. “dedim. Yazıyı bitirince de gözlerim doldu. Ben de 1995 yılında Ağrı’ ya atandım ve tanımaktan onur duyduğum Ercan KUŞÇU hocamla Hıdır Köyünde 1998 ve 1999 yıllarında çalışma gururunu yaşadım. Öğrencilerden daha fazlasını öğrendim kendisinden.Sonraki hayatıma Güneş oldu ordaki tecrübelerim. Şu an için çok duyguandım. Bir ömür sağlık ve başarılar diliyorum, saygıyla eğiliyorum önünde.
Teşekkürler müdürüm
Yazıyı okuyunca öğretmenlerimizin geçtiği yıllara gidip bir daldım. Her öğretmen gibi tabii bütün öğretmenler ellerinden geleni yapmaya çalışıyor, kesinlikle akademik başarının önünde olmalıdır.Merhamet paylaşma gibi kültürümüzün önemli değerleri yaşatılarak verilmelidir.??
Yazıyı okuyunca öğretmenliğimizin geçtiği yıllara gidip bir daldım. Her öğretmen gibi tabiki bütün öğretmenlerimiz ellerinden geleni yapmaya çalışıyor. Merhamet paylaşma gibi kültürümüzün önemli değerleri çocuklarımıza en küçük okul çağından başlanarak verilmelidir.
Eline, emeğine sağlık üstadım. Atanmakla değil adanmakla öğretmen olunur… Adanmış bir öğretmenin maaşı en yüksek devlet memuru maaşı kadar olmalı…Adanmış, insan gibi insan öğretmenlere selâm olsun.
Yazıyı okuduğumda etkilendim, duygulandım.Bahse konu olan öğretmenle o yıllarda birlijte çalıştık ve yakinen tanıma fırsatım oldu ve halen arkadasligimiz devam ediyor.İdealust,çalışkan,önceligi her zaman insani değerlere önem veren ,öğrencilerine kendisini feda edecek kadar değer veren müthiş bir ogretnen arkadaşımız.Her şeyden önemlisi de böyle bir arkadaşla Ağrı’da görevim esnasında tanıştığım için bahtiyarim.ogretmenligi bir meslekten öte severek yapmak isteyen öğretmenlere Model bir öğretmen arkadaşımız.Allah hayırlı uzun ömürler nasip eylesin,evlatlarına da vatana babası gibi hizmet etmeyi nasip eylesin.Her zaman kalbimizdesin Ercan hocam.Sen her zaman bizim gözümüzde Zirvedesin.Allah Razı olsun kardeşim.
Teşekkürler müdürüm
Bütün öğretmenlerimizin ‘ İnşallah çocuğumun benim gibi bir öğretmeni olur’ diyebilmesi dileğiyle..
Ercan Kuşçu hocama teşekkür ederim. Bu memleket ancak böyle güzelleşecek.
Her şey öğrencinin yüreğine dokunmakla başlıyor . Hele bir de bu tür ibadet şuuruyla çalışan öğretmenlere köstek olmayınp destek olunduğunda başarı kendiliğinden geliyor.
Evet anlatılan bu güzelliklere ben de İl MEM Şube Müdürü Mustafa Yiğt olarak şahit oldum. Bu anektodu Fatih Başak müdürümden dinlemek duygulandırdı beni, adeata o güzelliklerin yaşandığı yıllara götürdü… Ercan Kuşçu öğretmenim daha fazlasını hakediyor. Eğitim camiamız adına ben de öğretmenimize bir Ağrılı olarak Ağrılılar adına teşekkür ediyor, ona ve ailesine sağlık, mutluluk ve afiyetler diliyorum.
Teşekkürler müdürüm
Artık köylerde okulların bacası tutmuyor maalesef…
Ercan hocamı ve onu bize güzel bir yazı ile siz değerli Müdürümü hep iyilerle anacağız. Memleket sizin gibi çalışkan yöneticilerle muhtaçtır
Müdürüm ne diyeceğimi bilemiyorum sizlerin rehberliğinde yoksa sizlerin yüreğinde olamazdım teşekkürler teşekkürler
Sayın müdürüm öncelikle Agrı ‘ da Milli Eğitim Müdürü olarak çalıştığınız dönemde yaptığınız güzel hizmetlerden ve bu yazdığınız bu anı yazınızdan dolayı size çok teşekkür ediyorum. Ben de Ercan Kuşcu öğretmenimle birlikte Baloluk İsmet Bulut İlkögretim Okul ‘ nda çalışma mutluluğu yaşadım. Kendisi mesleğini çok seven ve öğrencilere daima iyi bir rol model olan bir arkdaşımızdı. Ayrıca çok sevecen ve çevresine pozitif enerji veren bir yapısı vardı. Ben de bir Ağrılı olarak kendisine yaptığı bu güzel çalışmalarından dolayı teşekkür eder bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluk dileklerimle herşeyin gönlünce olmasını diliyorum.
Cemil Abi teşekkürler seninle Cumhuriyet Caddesinde yürümeyi özledim teşekkürler müdürüm
Öğretmeni gayet güzel açıklamış.Öğretmen sadece öğreten değil aynı zamanda öğretimden daha önemlisi eğitendir.Günümüz şartlarında eğitim önemsenmemekte ve sadece akademik başarıya bakılmaktadır.Bunun için öğrencide davranış değişikliği meydana gelmemektedir.
Sayın müdürüm öncelikle Ağrı’ da Milli Eğitim Müdürü olarak çalıştığınız dönemde yaptığınız güzel hizmetlerden dolayı ve bu yazmış olduğunuz anlamlı anı yazısından dolayı size çok teşekkür ederim.
Ayrıca yazınıza konu olan Ercan Kuşcu öğretmenimle üç yıla yakın bir süre birlikte çalışma mutluluğu yaşadım. Gerçekten Ercan hocamız öğrencilere her zaman iyi bir rol model olmuş ve ayrıca yakın çevresine daima pozitif bir enerji vermiştir. İzmirli olduğu halde kendisini her zaman Ağrılı gibi hissetmiştir. Ben bir Ağrıli olarak Ercan öğretmenimizin yaptığı bu güzel hizmetlerinden dolayı kendisine teşekkür eder bundan sonraki yaşamında sağlık, mutluluk ve her şeyin gönlünce olmasını diliyorum
Cemil Abim, ikinci baskıyı da yapmışsın teşekkürler
Öğrencilerin sınavlarda çıkardığı net sayısına göre öğretmenin değerini belirlemenin yanısıra, erdemin, iyiliklerin, güzelliklerin de ölçme değerlendirmesinin yapılabildiği bir sistemi ya da anlayışı geliştirmeliyiz diye düşünüyorum başkanım.
Hocamı ben fiziken tanimıyorum. Ancak yorumları okuduktan sonra Ercan Kuşku hocama hizmetlerinden dolayı ben de teşekkür etmek istiyorum.
Dünyada ne kadar karşılık bulur bilmiyorum ama bu şahitlikler ahirette çoook işine yarayacaktır.
Duygularınız için çok teşekkür ederim Allah razı olsun teşekkürler
Biz velilerin çocukları üzerindeki eksiklerini tamamlayan, toplumu bütünleştiren, Fatih hocam ve Ercan Bey nezdinde tüm öğretmenlere teşekkür ederim. Allah razı olsun hepinizden…
Çok teşekkürler
Ercan Kuşçu öğretmenim,fakülteden sınıf arkadaşım ve dostumdur.
İşini hakkıyla,özveriyle ve karşılık beklemeden yapar.Ülkesine aşık bir insandır.
Tebrik ederim Ercan öğretmenim,nice güzel fidanlar yetiştirmen dileğiyle…
Cengizim senin üniversite yıllarında kimselerin yapamayacağı iyilikleri kimlere yaptığının gerçek şahitlerindenim iyiki tanımışım iyiki varsın Rabb’im sizlerin sayısını artırsın slmlr svglr dua ile aeo
Böyle öğretmenlere ihtiyacımız var???
Bu ülkede sınavlarda derece yapan öğrenci yetiştirmek öğretmenlik mesleğinden başarı ölçüsü. Oysa ahlaklı, iyi bir vatandaş yetiştirmek en temel başarı ölçütü olmalıydı. Akademik başarısı yüksek birey yetiştirelim itirazım yok ama basari sadece testleri eksiksiz çözmek olmamalı. Başarılı bilim adamını para ile transfer edebilirsin Amerika gibi. Ancak vicdan sahibi erdemli bir toplumu hiç bir yerden transfer edemezsin….
Fatih bey galiba sizsiniz. Bazen, bir öğretmen otuz kalbi yönetirde, bir kalbe girmekte çok zorlanır. (Öğrenci velilerini ifade ettim.)
Her öğretmen ayrı bir güzel hikayedir, okuya bilene,,,
Sayın başkanım, eğitimcilere öğretmenlere önceden mürebbi denirdi, yani terbiye eden, öğretim ile beraber eğiten bir bakıştı bu, sadece salt bilgiye artık her yerde çok rahatlıkla ulaşılabiliyor, günlerce uğraşılan ödevler bu gün eldeki telefonla yarım saatte halledilebiliyor, ama yürekler eğitilmemişse, yüreklere dokunulmamışsa bir taraf hem de asıl taraf boş kalıyor. Yazınızda bahsettiğiniz yüreğe dokunan bütün öğretmenlerimin ellerinden öper sağlıklı ömürler dilerim. Selam ile..
Böyle nice öğretmenlere Fikret beyle birlikte şahit olduk. Lakin Eğitim politikası veya yol haritası olması için bu davranış ve takdir yazılarının devamlılığı gerekir. Taşı delen suyun kuvveti değil damlaların sürekliliğinin. Kaleminize sağlık
Teşekkürler Müdürüm. Selamlar sevgiler. Allaha emanet olun.