Gençlik ve sosyal medya

Yüce dinimiz İslam’ın ana gayesi, yeryüzünün en şerefli varlığı olarak yaratılan insanın can, mal, akıl, ırz ve inancını korumaktır.
Gençlik, insan ömrünün baharıdır. Bazen dört mevsimi birden yaşar. Hayallerin ve düşüncelerin yeşerip geliştiği, güç ve heyecanın zirvede olduğu dönemdir. Gençlik iyi değerlendirildiğinde kişiye dünya ve ahiret saadetini kazandıracak, aksi halde ise pişmanlıkla anılan yıllara dönüşecektir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s) “İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin kıymetini bilin!” [1] uyarısında bulunur.
Genç insan hayatının en kıymetli anlarını yaşar. Yaşadığı vatanın ve tüm insanlığın umudu olur.
Gençlerimiz, geleceğimizdir. Bizi güçlü kılan en büyük zenginliğimizdir. Her bir gencimiz bizim için ayrı bir değerdir; Onların insanlığa faydalı, millî ve manevî değerlerine bağlı, İslam ahlakını hayatına düstur edinmiş bir gençliğin neler yaptığını tarih sayfaları şahit olmuştur.
Bahsi geçen bu gençler, imanından aldığı güçle, vatanına olan sevgisiyle, Malazgirt’te Anadolu’nun kapılarını İslam’a açmıştır. Genç yaşta fatih olmuş, İstanbul’u fethedip Resûl-i Ekrem’in müjdesine nail olmuştur. Çanakkale’yi geçilmez yapıp, İstiklal mücadelesinde yedi düvele karşı koymuş, şeref ve namusu için canından cananından geçmiş ama vatanını düşmana teslim etmemiştir.
Bu haftaki yazımızda nasıl bir gençlik istiyoruz. Yokluk yoksulluk dönemini geçlerimi, teknolojinin sınır tanımadığı bir dünyada yaşayan gençlik mi? sorularının cevabına hep beraber göz atalım!
Rasulullah efendimiz (s.a.v) İki nimet vardır ki insanlardan çoğu bu konuda aldanmıştır: ‘Sağlık ve boş zaman’ buyurmuş hemen akabinde Beş şey gelmeden, beş şeyin kıymetini biliniz! Yaşlılıktan önce gençliğin kıymetini biliniz hadisi, bize asırlar öncesinden gelen bir uyarıdır.
Gençlerimize sahip çıkmazsak, kötü niyetli insanların eline düşüyor.
Gençlerin sigaraya, alkole, uyuşturucuya başlama oranı ergenlik döneminde kadar inmiştir. Bu nedenle uyuşturucu tüccarları sürekli gençleri hedef almaktadır. Yıllarca bu insanlarla mücadele edildi. Gençlerimizi daha büyük tehlikeler beklemektedir. Önü alınmazsa felaket kapımızda demektir. Peki nedir bu tehlike!
Günümüz gençliğinin vaktinin büyük bir kısmını sosyal medyada geçirdiği hepimizce malumdur. Gençlerin arkadaşlık kurma, yeni heyecanlar bulma gibi arzularına cevap veren sosyal medya, ne yazık ki günümüzün en önemli platform haline geldi.
Farklı bir pencereden bakacak olursak durumun ne kadar vahim olduğu daha kolay anlaşılacaktır.
İnternetin özellikle hayatımızda çok önemli kolaylıklar sağladığı bir gerçektir.
Toplumun büyük bir çoğunluğu mübarek günlerde ve gecelerde, bayramlarda sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla dini emirlerini yerine getirdiğini düşünüp İslam’ı bir nebze yaşadığını zannederek İslami bir görüntü oluşturmaktadır.
Sosyal medya, zamanla gençler için de ahlaki bir bataklığa dönüşecek ve sosyal medyada oluşan bilgi kirliliğinden “Asım’ın nesli” de olumsuz etkilenecektir.
Bu arada insanımızın örfi olmayan arkadaşlık kavramı sosyal medya ile tarzımızın dışında farklı bir duruma taşındı. Önceden yüz yüze gelerek yapılan görüşmeler, sohbetler yerini ekrandan ekrana paylaşımlara bıraktı. Sosyallik yerini sanal sosyalliğe terk etmiş oldu. Bu defa ahlaki ve gayri ahlaki paylaşımlar sadece bir tuş uzağımıza taşındı.
Sosyal medya karmaşık mekanlardır. Yani bünyesinde her türden insanı barındırır. Dinli dinsiz, hırsız, mümin, münafık, âlim cahil, iyi kötü… İnsanlık âleminde ne varsa oradadır.
Her tür insan tarafından, her an, her şeyin paylaşılabildiği denetimsiz ortamlardır.
Sosyal medya elbette kişinin özel paylaşımlarını yapacağı, düşüncelerini aktaracağı bir yerdir. Bu düşüncelerini bazen bir bilgi ve belgeye dayanmadan yaptığı aşikardır. Dolayısıyla kasıtlı yapılan bir paylaşım yapıldığında yalan bir haber milyonlara ulaşmaktadır.
Artık sosyal medyayı gündelik hayatımızdan çıkarıp atmak mümkün değildir. O halde ne yapalım?
Sosyal medyayı kullanırken dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerin başında, İslam’ın sınırlarını göz önünde bulundurulmasıdır. Arkadaş eklerken, takipleşirken, paylaşımda bulunurken, mesajlaşırken veya online sohbet ederken haramı helali, günahı sevabı düşünmek bir Müslümana yakışan en güzel hareketlerdendir.
Bizzat yaptığınız ya da takip ettiğiniz paylaşımların hayır mı, şer mi olduğuna bakacaksınız.
Fitne ve fesada yol açacak üslup ve paylaşımlardan kaçının. Çünkü bunlar kişilerin ve toplumun aile huzurunu kaçıracak şeylerdir.
Doğruluğundan emin olunmayan, zanna dayalı bilgi ve haber paylaşımı yapmayın. Peygamber efendimiz (s.a.v) ‘kişinin her duyduğunu söylemesi ona yalan olarak yeter ‘buyurmuştur.
Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ, 17/36)
Bir haberin farklı yerlerde olması, hatta herkesin paylaşıp durması onun doğru olduğunu göstermez. O halde bu tür paylaşımları yaparken de dikkatli olmak gerekir.
Sosyal ağlarda insanların kusurlarını, gizli hallerini, günümüz ifadesiyle özelini araştırıp etrafa yaymaktan kaçının. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini, dedikodunuzu yapmayın.
Özellikle aile mahremiyetini gözler önüne sermeyin! Size özel olan eşinizin ve çocuklarınızın fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmayın. Sebebi ise sosyal medyayı denetleyen bir mekanizma yok maalesef. Sosyal medya kötü değil, kötü olan insandır.
Teknolojinin bilinçsiz kullanımı, kişinin sağlığını tehdit ederek canına, maddi kayba uğramasına neden olarak malına zarar vermektedir.
Allah’ın verdiği akılla teknoloji üreten insan, bunu iyilik yolunda kullanmakla sorumludur. Eğer teknolojiyi kullanarak helal kazancın yerine kumara, tasarrufun yerine israfa, iffetin yerine ahlaksızlığa, merhametin yerine şiddete yöneliyorsa, büyük bir yanlışın içerisindedir.
Kendi eliyle geleceğini tehlikeye atıyor demektir. Diğer yandan telefon, televizyon ya da bilgisayar ekranının önünde vaktini heba ediyorsa, kendisine, ailesine ve Rabbine karşı vebal altına girmektedir. Maalesef aynı çatı altında ama birbirinden habersiz yaşayan ailelerin sayısı her geçen gün artıyor. İnsanoğluna zaman kazandırması gereken teknoloji, günümüzde zaman kaybetmenin ve vakit öldürmenin en aldatıcı tuzağı haline geldi.
Müslümana yakışan daima sorumluluk bilinciyle hareket etmek, Rabbinin koyduğu sınırlara uymaktır. Her durumda doğrunun yanında yer almaktır. Unutmayalım ki normal hayatta olduğu gibi internet ve sosyal medyada da insanların haklarını ve özel hayatlarını ihlal etmek haramdır.
Günlük hayatta yalan söylemek, insanları kandırmak, dedikodu yapmak iftira atmak nasıl günahsa, sosyal medyada da aynı şekilde günahtır. Rabbimiz sanal alemde de bizleri görmektedir. Oradaki söz ve davranışlarımızdan da bizi hesaba çekecektir.
Sonuç olarak şu ayeti kerime tüm yazdıklarımızı desteklemektedir. Kerim kitabımızda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.