Haksızlık haksızlıktır

Birinin hakkının sınırı diğerininkine kadardır. Hiç kimseye sınırsız bir hak verilmemiştir. Toplumsal hayatı düzenleyen kurallar, kimsenin kimseye haksızlık yapmaması ölçüsünü esas almışlardır. “Hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluk” anlamlarına gelen adalet, herkes için lazımdır.
Adâlet, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde genellikle “düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yolu izleme, takvâya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık” gibi anlamlarda kullanılmıştır. Adâlet, başkalarının gelişigüzel istek ve telkinlerinden etkilenmeyen istikrarlı bir doğruluk ve ahlâk kanununa itaatle gerçekleşen ruhî denge ve ahlâkî kemaldir. Kur’ân-ı Kerîm’e göre adâletin ölçüsü yahut dayanağı hakkaniyettir. Hidayete hak sayesinde ulaşılabileceği gibi adâlet de hakka uymakla sağlanır.
Haksızlığın ve adaletsizliğin azı çoğu, küçüğü büyüğü yoktur. Kimden gelir ve kime karşı olursa olsun adını düzgün koymalı ve tepkimizi ona göre belirlemeliyiz.
Martin Niemöller’in adeta nemelazımcılığı özetlediği ifadeleri herkes için dikkate değer:
“Naziler, komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.
Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.
Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.
Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim.
Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
…
Önceki hafta Trabzonspor Fenerbahçe maçının sonlarına doğru Fenerbahçeli futbolcunun, Trabzonsporlu futbolcunun yüzüne ceza alanı içinde vurması olayında penaltı verilmemişti. Maçı izleyen aklıselim herkesin ittifak ettikleri, Trabzonspor’a haksızlık edildiği idi. Ancak maçın bir sürü hakemi bu olayı görmezden gelmişti. Canı yanan Trabzonsporlulardan gayri ses çıkaran olmadı. Aynen 2010-2011 sezonunda şike ile şampiyonluğunun çalınmasında olduğu gibi.
Geçen gün Ankaragücü ile Galatasaray arasında oynanan maçta Galatasaraylı futbolcuya kırmızı kart gösterildi. Bir futbolsever olarak yanlış bulduğum bu karar, maalesef “VAR (Video Assistant Referee)” sisteminden de dönmedi. Galatasaraylı yöneticiler isyan ettiler maçtan sonra.
Gördüğünü çalmayan hakem ve futbolu yönetenlerin -kendilerine değinceye kadar- haksızlık karşısında sus pus olmaları vicdanları yaralamaktadır. Haftaya da Beşiktaş’a yapıldığında galiba sadece Beşiktaşlılar isyan edecektir. Zaten diğer kulüpler ses çıkaramıyor, çıkarsalar da sesleri, kulakların duyacağı desibelden uzak kalıyor. Yapanın yanına kâr kaldıkça insan, daha bir kahroluyor.
Kimden gelir ve kime karşı olursa olsun, haksızlığa, adaletsizliğe karşı ortak bir duruş sergilemedikçe –korkarım- canlar yanmaya devam edecektir. Hz. Ali (r. a) ne güzel demiş: “Haksızlık önünde eğilmeyiniz, çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.” Peygamber Efendimiz (SAV)’in “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” emrini hepimiz biliriz de, ah bir de uygulayabilsek. Dahası kimse kimseye haksızca davranmasa, adaleti, saygı, sevgi ve hoş görüyü en üst değer olarak tutsa…
Değerli Kardeşim,
Anlamlı bir yazı ,düşüncelerine sağlık.Yazdiklarini uygulayan var mı ülkede.?
Hemde dilinden dusurmeyenler bunu yapıyor.Ne yazık ki toplum hergecen gün bedbaht hale geliyor.İnsallah bir akli selim cikarda biz ne yapıyoruz sorusuna cevap bulmakta gecikmez.Temennimiz”Kör öldükten sonra badem gözlü olmasın.”Hakkı zamaninda,yerinde teslim edelim.