Pandemi sürecinde eğitim

Dünyada olduğu gibi ülkemizin de en büyük problemi pandemi haline gelen Covit-19 hastalığı. Bu hastalık insanlığı tehdit etmesi açısından çok ciddi uğraşılması gereken bir problem olarak karşımızda duruyor. Yeni tip koronavirüs (COVID-19) fizyolojik problemler yaratmasının yanı sıra psikolojik ve davranışsal sorunlara da sebep olmaktadır. Sağlıktan ekonomiye, inşaattan sosyal hayatımıza kadar hayatımızın her alanında bizleri olumsuz etkilemektedir.
Bu olumsuz etkilerden birisi belki de en önemlisi “Eğitim” Niçin en önemlisi eğitim? Sorusu aklınıza gelebilir. Geleceğin nesillerini yetiştirmek eğitimin öncelikli amaçları arasındadır.
Bu süreç, basit bir fayda maliyet analizinden çok daha fazlasını içermektedir. Çünkü öğrenciler için bu kriz sadece akademik gelişimden geri kalmak değil akran öğrenimi, sosyalleşme ve hatta fiziksel hareketten de mahrum kalma anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu hastalık aslında geleceğimizi de tehdit etmektedir.
Geleceğimizin tehdit edildiği bir ortamda elbette ki eğitimle ilgili karar almak zor olduğu gibi uygulamak da zordur. Bu kapsamda Koronavirüsün dünyaya yayılarak pandemiye dönüşmesi sonrasında hemen hemen bütün ülkeler virüsün yayılmasını kısıtlamak için yüz yüze eğitime ara vererek tüm kademelerdeki okulları kapatma kararı aldılar. İlerleyen tarihlerde vaka sayılarının azalmasıyla birlikte kademe kademe yüz yüze eğitime geçilmiş olsa da vaka sayılarının tekrar artış göstermesi ile birlikte yüz yüze eğitimden tekrar vazgeçilmek zorunda kalındı. Dünya devletleri de uzaktan/online eğitim süreçlerini başlatarak çocukların öğrenme süreçlerinin kesintiye uğramamasını sağladı. Ancak uzaktan/online eğitimlerin başlaması eğitimde eşitsizlik tartışmalarını gündeme taşıdı. Bu tartışmaların en başında öğrencilerin teknolojik araçlarının olmaması, olanların da internet alt yapısının olmaması ya da yetersiz oluşu gibi sebepler eğitimde eşitsizliği daha da tartışılır hale getirmiştir. Her ne kadar gerek bakanlık, gerek valilik/kaymakamlıkların gerekse sivil toplum örgütlerinin bu konuda yaptığı katkı ve kampanyalar ciddi fayda sağlasa da herkese ulaşma imkânı olmamıştır.
Dünyada çocukların eğitimine yönelik endişelerin Türkiye’de ne kadar tartışıldığına ve bakanlığın bu konuda ne kadar etkin politikalar geliştirildiğine bakıldığında maalesef, eşitsizlik ve ebeveynlere destek sağlama konusunda yeterince etkili politikaların geliştirilemediği görülmektedir. [1]
Velilere yönelik çocuklarının eğitimleri konusunda yeterli destek sağlanamamıştır. Açıkçası, mevcut uygulamada eğitim sürecinin verimliliği büyük ölçüde öğretmene bırakılmıştır. Zaten eğitim sisteminde dezavantajlılar aleyhine olan bu eşitsizlik derinleşmiştir.[2]
Her şeye rağmen Eğitim-öğretimi kaldığı yerden devam ettirebilmek adına öğretmenler ve yöneticiler üstün çaba gösterdiler. Normal bir uzaktan öğretim süreci olmayan bu süreçte, özellikle okul yöneticileri ve öğretmenlerimizi büyük bir özveri ile çalışmaları takdire şa’yandır.
Pandemi sürecinde eğitimin pedagojik boyutuna dair de alınması gereken çok tedbirin olduğunu herkesçe kabul edilen bir durumdur. Öğrencilerin okullarda olmak yerine evde kalmak zorunda oldukları bu dönemde bir süre sonra sıkılmaya başlamaları oldukça normaldir. Bu sıkılganlığın ilerleyen süreçte farklı olumsuz davranışlar göstereceğini de unutmamak gerekir. Dolayısıyla olaya pedagojik bakarak bu konu ile ilgili acil tedbir planları açıklanmalıdır.
Bu sürecin en önemli olumsuz etkisi; öğrencilerin öğrenme motivasyonlarında yaşanabilecek düşüştür.
Uzaktan eğitim sürecinde ailelere çok fazla çalışma kâğıdı, ödev gönderilmesi çocukların sürekli ekran karşısında tutmaya ve motivasyonlarının düşmesine sebep olmaktadır. Diğer yandan bazı çocukların her gün saatlerce süren sınav hazırlığından ve sık çalışmaktan kaçtığı gerçeğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Evde kalınan dönemi bir engel olarak görmeyip “öğrenme” fırsatı haline getirecek çalışmalara odaklanmak faydalı olacaktır.
Çocuklar, bu dönemde, sadece eğitimden değil aynı zamanda sosyalleşme, spor ve kültürel faaliyetler gibi kişilik gelişimini etkileyen birçok boyuttan mahrum kalmışlardır. Kapanma süreci uzadıkça özellikle çocukların refahlarını, zihinsel sağlıklarını korumak için ailelere ve öğretmenlere yönelik desteğin artırılması gerekmektedir.
Aile ilişkilerini olumlu yönde geliştirebilecek oyunlar ve iş birliğine dayalı profesyonel eğitimler sunulmalıdır. Öğretmenlerin refahı göz ardı edilmemeli ve öğretmenlerin önderlik etmesine izin verilmelidir.”
Kararların alınabilmesi için il merkezli bilim kurullarının (İl Hıfzısıhha Kurulları da olabilir) hızla oluşturulması gerekmektedir. Bu bilim kurulları içerisinde hekim, okul yöneticileri, öğretmen, psikolog, sosyolog, ebeveyn gibi eğitimin tüm paydaşları bulunmalıdır. Böylelikle sorunlar, olumsuz düşünceler önceden öngörülebilir, gerekli kararlar genel bir açıklama beklenmeksizin alınabilir.
Bu sürecin ana yöneticisi olarak MEB, yetki devirleri ve genel çerçeveleri belirleyerek İl/ilçelerde eğitim kurulları oluşturabilir. Eğitime, uzaktan veya yüz yüze devam eden tüm öğrenciler, öğretmenler ve ebeveynler için ilgili çerçevelerin oluşturulması sağlanabilir. Bu nedenle alınan her türlü kararın ebeveynlere açık ve şeffaf şekilde açıklanması, her durumda eğitimin niteliğine odaklanılması, ebeveynlerin karar alma süreçlerine katılımlarının sağlanması sürecin daha sağlıklı ve güzel ilerlemesine de katkı sağlayacaktır.
Kayak merkezlerinin açık olduğu, Alışveriş merkezlerinin açık olduğu bir ortamda okulların yüz yüze eğitime açılması önem arz etmektedir.
İddialı bir cümle bir cümle ile bitirelim: Pandemi sürecinde en iyi tedbirlerin (Temizlik-Mesafe, Maske) camilerde uygulandığıdır. Gerek okul yöneticilerimiz ve gerekse öğretmenlerimiz de bu konuda gerekli tedbirleri almasının ötesinde güzel örnek teşkil edeceği ve rehberlik edeceği hususunda güvenimiz tamdır.
[1] https://www.perspektif.online/pandemi-sonrasi-dunyada-ve-turkiyede-egitim/
[2] https://www.perspektif.online/pandemi-sonrasi-dunyada-ve-turkiyede-egitim/
Bakanlığımız sizi duydu başkanım. Ancak ailelerin duyması daha onemli gibi. Yüreğinize saglik
Kırmadan dökmeden şefkatli uyarıların da olduğu bir yazı
Eğitim ve Eğitimci olmak peygamber mesleğidir.Hiç bir iş dışardan görüldüğü gibi değildir.Belki pek çok kişi buna özenmektedir ama iş çok zordur. yorumlarınıza katılıyorum harika bir yazı.
Başkanım çok doğru tespitleriniz. Keşke çok farklı ve çeşitli seçeneklerle daha önce açılsaydı… Eline sağlık…
Pandemi süreci, idari birim-öğretmen-öğrenci-veli çerçevesinde bir imtihan. Önerileriniz bu imtihanı geçebilmek adına dikkat edilmesi, üzerinde durulması gereken hususlar. Kaleminize sağlık Başkanım.
Güncel konuları ve sorunları için en güzel bir yazı Elbette bu süreçte Ebeveynler dahil öğretmenler, öğrenciler etkilendi. Günlük 6- 7 saat günlük bilgisayar başında olmas öğretmen ve öğrencileri çok olumsuz etkilendi. Bu süreçte öğretmenin öğrenci ile olan ilişkisinin yanında ebeveynlerle Olumlu ya da olumsuz ilişkiler yaşamasına da sebep oldu. Öğrenci ve öğretmenlerin ekrandan kaynaklı sağlık sorunları baş gösterdi. Emekerinize sağlık başkanım. ??