Çocuklarımıza isim verirken ne gibi yanlışlar yapıyoruz?

Şüphesiz isim verme konusu insan hayatındaki en önemli konulardan biridir. Zira isim kişinin künyesi ve adresidir. Dünya ve Ahirette ismiyle çağırılacak olması bize önem arz eder. Kişiyle iletişim kurma ve anlaşma vesilesidir. Çocuğa koyulan isimler, çocuk için aynı zamanda ona bir hitaptır.
İslâm’da çocuğa ad seçme ve ad koyma hakkı babaya aittir. Baba ölmüş veya hukukî tasarruflarda bulunmaktan menedilmişse bu hakkı anne kullanır.
Henüz yüzünü bile görmediği bebeğinin doğmadan ismini belirlemek. Anne babaların işi pek de kolay sayılmaz. Ama bir yandan da keyiflidir isim koyma süreci. Bazen eşler arasında tatlı atışmalara sebeb olur. Genelde eşler saygılarından dolayı (en azından eskiden öyleydi)dede, nine, anne, baba isimlerini koymayı tercih ederlerdi. En kolay yol buydu belki de.
Geleneksel isim tercih edenler için karar vermesi biraz daha kolay gibi. Çünkü eskiden büyüklerin isimlerini vermek çok yerlerde örfi idi. Verilmediği zaman hoş karşılanmaz, eleştiri odağı olurlardı. Modern ve farklı isimler isteyenler içinse isim koyma işi biraz daha kolay gibi.
Çocuğa doğru ve güzel isim koymak hem psikolojik, hem sosyolojik hem de dini ehemmiyeti çok önemlidir. Konulan isimler kişilik, karakter ve hatta cinsel kimlik gelişimi üzerinde bile inanılmaz etkilidir.
Çocuğa ad seçilirken gayet titiz davranılması gerektiğini belirten Hz. Peygamber, “Siz kıyamet gününde hem kendi adınızla, hem de babalarınızın adıyla çağrılacaksınız; bu sebeple kendinize güzel adlar koyun” buyurmuştur (EbûDâvûd, “Edeb”, 61; Müsned, V, 194) .
İsimlerde asıl olan mubah ve caiz olmasıdır. Bunun yanısıra kötü isimleri çağrıştırmamasıdır. İnançlara uygun olmayan, dinin yasakladığı bir anlam taşıyan isimlerin çocuklara verilmesi uygun değildir. İslam toplumunda hiç kullanılmayan uydurma kaydırma hiçbir mana ihtiva etmeyen ve Müslüman olmayanlara ait isimlerin çocuklarımıza ad olarak verilmesi doğru değildir.
Tavsiye edilen Söyleniş ve mana güzelliği taşıyan, Allah dostlarını hatırlatan adlardır. Peygamber efendimiz (s.a.v) Allah’a kulluğu ifade eden Abdullah ve Abdurrahman gibi isimlerin Cenâb-ı Hakk’ı memnun edeceğini söylemiş, çocuklara peygamber adlarının verilmesini tavsiye etmiştir.
Bir kimsenin birden fazla adının olmasında bir sakınca görülmemiştir. Osmanlı örfünde, adet ve geleneğinde soy adı bulunmadığından ve başka sebep ve düşüncelerden dolayı, doğan çocuklara ekseriyetle çift isim verilmiştir. Aynı ismi taşıyan kişileri birbirinden ayırt etmek için lakap, unvan, soy ve sülale adının kadim tarihimizden geldiği bilinmektedir.
Çocuğa isim verirken , Peygamber’den rivayet edildiğine göre, sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunur. Nitekim Hz. Peygamber’in, torunu Hasan’ın adını verirken kulağına ezan okuduğu bilinmektedir . Böylece çocuğun kulağına ilk defa kelime-i tevhidle kendi adı söylenmiş olur. İsim, çocuğun ömür boyu taşıyacağı markasıdır.
Anadolu halkı Hz. Peygamber’e karşı duydukları derin hürmet ve sevgi sebebiyle, onun adını aynen almayı bir nevi saygısızlık kabul etmişler ve Muhammed adını Mehmet şeklinde söylemeyi uygun görmüşlerdir. Genelde ona nispet edilen Ahmet, Mahmut ve Mustafa adlarının Müslümanlar arasında çok yaygın bir şekilde kullanmışlardır.
Eli öpülesi Anadolu insanımız bazen düşündüren bazen gülümseten isimler kullanmışlar. Çocuğu yaşamayan bazı aileler son doğan çocuklarına Yaşar, Dursun, çok çocuğu olanlar sonuncusuna Yeter, Songül, yalnız kız çocuklarına sahip olanlar da Döndü, Döne gibi adlar koyarak uğur saymışlar ve bu manaların çocuklarında gerçekleşmesini arzulamışlardır. Bunda herhangi bir mahzur görülmemiştir.
Dikkat edilmesi gereken önemli bir konuda; Yeni yeni konulmaya başlanan bazı isimler hem kız hem de erkek çocukta kullanılmaya başlanmıştır. Hem kız hem erkek çocuklara konulabilecek isimleri tavsiye etmiyorum. Bunlar, çocuğun cinsel kimlik gelişimini olumsuz etkileyebiliyor.
Bir kız çocuğa erkek, erkek çocuğuna da kız ismi koyarsanız; çocuk ya o isme benzemeye çalışıyor ya da tam karşıtı oluyor. Her iki cinsiyette kullanılabilen isimler aslında çocuk için sakıncalıdır. Yaşar, Yüksel, Deniz, Servet gibi ortak isimler çocuğun cinsiyet geliminde büyük rol oynamaktadır. Çocuğun özgüven gelişimini kötü yönde etkilemektedir. İsim aynı zamanda kimliktir. İsim koyarken o kişinin kimliği de belirlenmiş olur.
İsim çocuğun kendi kişiliğini ve karakterini zedelememesi gerekir. Çocuğun ismi kişiliğini gölgeliyorsa ve ismiyle diğer insanlar uğraşıyorsa (dalga geçme, küçümsenme) bu durum çocuğun sosyalleşmesini olumsuz etkiler. Çünkü çocuğun özeline dokunulursa, incinir ve olumsuz bir diyalog geliştirir.
Anne ve babalar çocuklarına isim koyarken hayallerini koyuyorlar aslında ve çocuğu düşünmeyerek empatisiz yaklaşabiliyorlar. Çocuğun gelecekte yaşayacağı durum çoğu zaman göz ardı ediliyor. İsim, çocuğun ömür boyu taşıyacağı markasıdır.
Çocuğa isim vermek , çocuğun kişiliğini şekillendirmenin ilk adımıdır. Verilen ismin anlamının, çocuğun kişilik gelişiminde olumlu veya olumsuz etkisi olduğu bilimsel olacakta kanıtlanmıştır. Kişinin karakter gelişiminde büyük rol oynuyor, isim, kişinin algılarını değiştirerek kişiliği şekillendiriyor.
Savaş veya tayfun adını verirseniz çocuğunuz hırçın ve agresif olabilir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Toplum olarak çocuklarımıza isim verirken ne gibi yanlışlar yapıyoruz?
Bizim geleneğimizde en çok kullanılan yöntem, takvime bakılıp isim koyulmasıdır. Çocuğumuzun doğduğu gün takvim yaprağında hangi isimler varsa onu koyuyoruz. Şans geleneklerimizin içerisinde olduğundan, o ismin çocuğumuz için daha hayırlı olacağını düşünüyoruz. Bu yüzden anne ve babalar isim konusunu ciddiye almalı, araştırarak çocuğuna isim koymalıdırlar.
Yani kişi, isminin anlamını rol model olarak alıyor. Ve maalesef hayatına lanse ediyor. Hem kişi isminin ifade ettiği anlamı rol model olarak alabiliyor hem de seçilen isimler kötü rollerde kullanılıyorsa kişinin karakter yapısını etkileyebiliyor, kişiyle özdeşleşiyor. Vural, Volkan, Funda, Alev gibi isimler mesela… Bu isimleri taşıyan kişilerde saldırganlık, sinir, erken tepki heyecanlılık gibi tepkiler gelişebiliyor. Elbette bu herkes için geçerli olan bir kural değildir. Lakin genellikle yaşanan tecrübe edilen durum budur.
Kişide olumsuz çağrıştıran diğer isimlere baktığımızda; Savaş, Kader, Yeter… Bu isimler kişide üzüntü saldırganlık, keder ve öfke uyandıran, çağrışımlar yapar. Kader, ismi kişiyi tembel yapabilir. Yeter ismi, kişide motivasyon eksikliğine sebep olabilir. Bu nedenle verilecek isimler, gelecekte iyi bir etkileşim yapmalıdır.
İsimleri koyarken genelde çoklarımızın bir gün büyüyeceğini hesap etmeyiz. Büyüdüğünde konulan isimler çocuğa çok garip gelebilmektedir. Mesela Su, Nehir, Irmak gibi isimlerin önüne mutlaka güzel anlamlı isimler konulmalıdır.
Yaşlandığında Su teyze, Irmak nine adları gelecek nesillerde kullanmak farklılık arz edecektir.
Çocuğa konulacak ismin mutlaka Kur’an-ı Kerim’de bulunması gerekmez. Değişik isim olsun diye yahut en güzel isim olsun diye Kur’an-ı kerimde geçen her kelimeyi, çocuğa isim olarak koymak, çok yanlıştır.
Çünkü Kur’an-ı kerimde güzel isimlerin yanında kötü isimler de vardır. Şeytan, İblis, Hannas da Kur’an’da geçer. Kâfirlerden Karun, Haman ve Ebu Leheb’in ismi de Kur’an’da vardır. Bu isimleri de vermek doğru değildir.
Kur’an-ı kerimde geçiyor diye yıldırım, şimşek, gelmek, gitmek gibi kelimelerin Arapçasını isim olarak koyanlar oluyor. Örneğin Esra, gece yürümek manasına gelir. Ünzile; indirildi, indirilmiş demektir. Böyle isimleri koymak caiz ise de, daha anlamlı bir ismi tercih etmek elbette iyi olur.
Kuran’dan isim verilirken seçilen kelimenin gerçek anlamının öğrenilmesi için uzman kişilere danışılması gerekir.
Aileler çocuklarına Kuran’dan isim vermek isterken ismin anlamına çok dikkat etmeliler. Mesela Sanem ismi çocuğa verilmemeli, Sanem, put demektir, Aleyna sıkça duyduğumuz bir isim ama anlamı üstümüze bela, sıkıntı aksın demektir. Kuran’da geçen her kelimenin isim olmayacağı bilinmelidir. Kur’an-ı Kerim’de geçen her kelime ‘Bu Kuran’da geçiyor isim olur” mantığıyla çocuklara verilmemelidir.