Münafıkları Müjdeleyin …

Müjdeyi Allahu Teala’nın verdiğini öncelikle belirteyim. “Bu da nereden çıktı?” demeyin. Az sabredin. Önce bakalım, kimmiş bu münafıklar, neden müjde veriliyor?
Münafıklar, “söz söylediğinde yalan söyleyen, söz verdiğinde sözünde durmayan ve kendisine verilen bir emanete riayet etmeyen” özellikleri ile kendilerini tanıtırlar. Münafık, Arapça kökenli bir sözcük olarak Türkçeye yerleşmiştir. Türk Dil Kurumuna göre münafık, “arabozan, hilekâr, dinî kurallara inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen” anlamına gelmektedir. Görünüşü hak olan batıl kimsedir münafık. İnananların yanında inanmış gibi görünen, inkârcı kâfirlerin yanında ise Müslümanlarla alay eden, Müslümanlara tuzak kurma sevdasında olan tiplerdir münafıklar. İşlerini gösteriş için yapan, tribüne oynayan, bulanık su avcısı, berrak olmayan bir karakter temsilcisidir münafıklar.
“Münafıkları müjdeleyin…” emri Nisa suresi 138. Ayette geçmektedir.
Bizim dilimizde müjdeleme güzel bir haberin verileceği durumlar için kullanılmaktadır. Aslında Arapça da da durum aynıdır. Kuranı Kerim’de müjdeleyici birçok ayet vardır:
Furkan Suresi 56. Ayet: “Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.”
Enam suresi 48, Maide suresi 19…Ayetler: “Müjdeleyici ve uyarıcı olarak Peygamberleri gönderdiğini”
Bakara Suresi, 25. ayet: “(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır…” ,
Bakara Suresi, 155. ayet: “Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır edenleri müjdele.”
Bakara Suresi, 223. ayet: “… Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar) takdim edin. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki elbette O’na kavuşucusunuz. İman edenlere müjde ver.”
Araf Suresi, 57. ayet: “Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O’dur.”
Tevbe Suresi, 112. ayet: “Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah’ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü’minleri müjdele.”
Yunus Suresi, 87. ayet: “Musa ve kardeşine (şöyle) vahyettik: “Mısır’da kavminiz için evler hazırlayın, evlerinizi namaz kılınan yerler yapın ve namazı dosdoğru kılın. Mü’minleri de müjdele.”
İsra Suresi, 9. ayet: “Şüphesiz, bu Kur’an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü’minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir.” …
Müjde verme ile ilgili bir kısmını yukarıya aldığımız ayetler, müminleri, iman edip salih amel işleyenleri, sabredenleri müjdelemektedir.
Hayır sayın okuyucu, kendimiz ile çelişmiyoruz, bir müjde de münafıklara var. “Ama neden, nasıl müjdelenir bu karakterdekiler?” Bu anlatım biraz Bektaşi fıkrası gibi, ayetin bir kısmını alıp onunla amel etme, oldu. Hani Bektaşi’nin birine sormuşlar: “Neden namaz kılmıyorsun?” diye. O da “Allahu Teala Kuranı Kerim’de “La takrabussalat” (namaza yaklaşmayın) buyurduğu için kılmıyorum.” demiş. “Ayetin devamını oku” dediklerinde ise “Ben hafız değilim.” deyivermiş.
Namaza yaklaşmayın (Ey iman edenler! Siz sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken de -yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın… ) Nisa Suresi 43. ayetidir.
Münafıkların müjdelenmesi acıklı bir azap iledir ki ceza ile müjdelenme azabı adeta iki katına çıkardığını ifade eder.
“Münafıklara, kendileri için acı bir azap olduğunu müjdele!
Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.” (Nisa Suresi 138-139. Ayetler)
Münafığın “ikiyüzlü, inananların arasında onlardan gözüken kimse” mânasına geldiğini ifade etmiştik. Ayette münafıkların acı âkıbeti haber verildikten sonra iki özelliklerinden daha söz ediliyor: Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmek, güçlü ve şerefli olabilmek için onların himayesine sığınmak, beraberliklerini tercih etmek. Müminlerin asıl güvenecekleri, dayanacakları, kader birliği yapacakları kimseler iman kardeşleridir. Mutlak güç ve üstünlük Allah’a aittir. Başka hiçbir kimse Allah’a dayanan ve güvenen mümin kadar güçlü ve şerefli olamaz. Müminler de Allah’a güvendikleri, O’na sığındıkları, şerefi ve saygınlığı O’na kul olmakta aradıkları ve buldukları için güçlü ve şereflidirler.
Kim kimin yanında ne arıyor olduğunu sorgulamalı. Hangi davranışı neden yaptığının hesabını evvela kendine vermeli. Doğru olmak, doğrularla beraber olmak, sözün doğrusunu söylemek, sözünde durmak, sabretmek, namazı dosdoğru kılmak,… Müslümanca vasıflardır. Elem verici bir azap ile müjdelenmemek için kimlerle beraber olduğuna ve hangi sıfatı taşıdığına dikkat etmeli insan.
Allah’ım bizi inananlarla beraber kıl. Bizleri yalan söylemeyen ,emanete hıyanet etmeyen, söz verdiğinde sözünde duran Salih kullarından eyle. Amin.
Cennetle müjdelenenlerden oluruz inşaalllah..