Yine Sınav Zamanı

Eğitim öğretim yılının sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu yıl nizami olarak arzu edilen şekilde yapamadığımız eğitim öğretim faaliyetlerinin dönem sonundayız. Her son yeni bir başlangıç barındırır ya içinde, işte tam buradayız.
LGS, TYT, AYT, İOKBS, … gibi değişik harf kombinasyonları ile adlandırdığımız sınav mevsimindeyiz yani. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan liselere giriş sınavına (LGS) ortaokulların 8. Sınıfını bitiren öğrenciler girebileceklerdir. Garip bir durum ki bu sınavın tekrarı veya telafisi yok. İki oturum halinde 50 sözel, 40 sayısal soruya vereceği cevaplar, sınav ile öğrenci alacak olan liselere girebilmesine imkan sağlayacak. Mecburi olmayan bu sınavın alternatifi ise sınavsız yerleşme.
ÖSYM tarafından yapılacak olan TYT ve AYT sınavlarının sonucuna göre de liseyi bitirmiş olan çocuklarımız bir üniversiteye girebilme mücadelesinde olacaklardır. Bu sınavlara LGS’den farklı olarak her yıl girilebilmektedir.
Bir öğretim kademesinin son basamağına gelmiş birisinin karşılaştığı bu sınavlar yeni kapıların açılmasını sağlayıcı niteliktedir.
Ayrıca bizim ülkemizde sınava sadece öğrenci hazırlanıp girmemektedir. Sınava bir yıl öncesinden anneler başlar hazırlanmaya. Sınav annesidir o. Ailenin durumunu sınava göre ayarlar. Geleni, gideni, misafiri, günü, geceyi hep sınava ayarlar. Alıcıları sınav ifade eden her cümleye açık olanları da vardır. Yalan yanlış bir sürü bilgiyi kafasına doldurup kendi kafasındakini öğretmene, okula teyit ettirmenin çabasında olanları da.
Okumayan bir toplum olarak duymaya daha meyilli hale geldiğimizin farkına varmak gerek. Yazılarımızı bile sesli hale getirdik bu yüzden. Nereden neyi dinlemek ayrımına varamayıp her şeye açınca alıcıları bilgi kirliliği içinde boğulup kalabiliyor insan. Bir şeyleri kaçıracağımız korkusu mudur kimimizi bu duruma düşüren bilinmez. Oysa her şey sistemince yapılmakta ve ilerlemekte.
İşin öznesi olan çocuklarımızın hem madden hem ruhen sağlıklı olmasının en önemli husus olduğunu gözden uzaklaştırmadan değerlendirmelerimizi yapmalıyız. Bir soru fazla, iki soru eksik yapmak değildir çocuğumuzun değeri. Hem herkesin hata yapabilme hakkı da vardır. Hem de çocuğumuzu değerli kılan şey sınav başarısı değildir. İnsanlar ne derse desinler, değerlerine sahip olmak daha önemli iken sırf sınava odaklanıp özü kaçırmamak gerekir.
Bir de kıyas etme huyumuz var ki, “huyu kurusun” denecek cinsten. İki veli karşılaşınca, “senin kızın matematikten 3 yanlışı varmış…” muhabbetini yapıyor, ulu orta. Ya da kendi çocuğuna “senin Mehmet’ten ne eksiğin var? Bak o şu kadar net yapmış.” Uzayıp giden can sıkan, moral bozan, kaş yapayım derken göz çıkaran muhabbetler silsilesi. Öğretmene dönük tarafı da var bunun.
Herkesin kendi işine bakması ne hoş olur değil mi? Herkes kendi görev ve sorumluluğunu yapacak, kimse kimseye akıl vermek durumunda kalmayacak. En baştan beri görev ve sorumluluk duygusunu verebilseydik ya da daha doğru bir ifade ile çocuğumuza görevin ve sorumluluğun nasıl yapılır olduğunu göstererek örnek olarak öğretebilseydik son aşamaya gelindiğinde kimse tedirgin olmazdı.
Sınava yalnızca öğrenciler girmiyor kuşkusuz. Sonucu da yalnızca öğrenciyi ilgilendirmiyor. Hiçbir şey tek başına bir etmen değildir. Birçok bileşeni beraberinde getiriyor her yeni durum. Süreç yönetmek en baştan kazanmamız gereken davranışlardan olsa gerek. Yönetirken birilerine güvenmek, davranışın en güzeli ile örnek olmak, sözün doğrusunu söylemek ve yalana, yanlışa kulak tıkamak bir başka gereklilik. Sınavların sonucu açıklandığında bir başka gerçeklikle yüzleşiriz. Sonuç iyi, başarılı ise başarı benimdir. (Buradaki ben; anne, baba, öğretmen, okul, ilçe milli eğitim, il milli eğitim… dir.) Eğer sonuç beklediğimizden kötü ise benim dışımda herkesin suçlu olduğu dillendirilir. Aynen iyi notu öğrencinin alması, kötü notu öğretmenin vermesi durumu gibi.
Biz aileler çocuklarımızın sınavları ile meşgul olurken asıl sınavın bizim hayatımız olduğunu da unutmamamız lazım geliyor. Hangimizin daha güzel işler yapacağının ortaya konulduğu bir sınav arenasındayız. Doğrulukta, iyilikte, hayırda, kullukta yarış içinde olduğumuz bir sınavdayız. Üstelik bu sınav sıralama sınavı değil. Kimsenin ayağını kaydırmaya gerek olmayan, paçasından tutup aşağı çekip de kendimizin daha yukarda görünmesine gerek olmayan bir sınav.
Hayatın her anında zaten imtihanda olduğumuz bilincinin yerleşmesi ve dünya sınavının en güzel bir netice ile sonlanması duasıyla sınava girecek öğrencilerimize başarı diliyorum.
Asıl sınavdan yüz akıyla çıkmak nasip olur inşallah..
Sınav yüzleşmedir. Çokluk yüzsüzlüğü sağlıyor.