Sözün bittiği yerdeyiz

Makalemizi sesli olarak da dinleyebilirsiniz
Yedi yıldır bir site içerisinde yeşil alanı çok olan bir evde kiralık olarak oturuyordum. Oldukça sakin ve dinlendirici olan bu evde ev sahibimin, “Oğlum Ankara’ya yerleşecek” demesiyle birlikte yeni kiralık ev arayışlarına girdim.
Kiralık ev arayışına girmem de birkaç sebep daha vardı. Ailemin bireylerinin büyümesi ile birlikte mevcut ev yeterli olmuyor bize artık küçük geliyordu. Ne de olsa biz geniş aileyiz. J Bu sebeple Tebdil-i mekanda ferahlık vardır diyerek Ramazan ayı içerisinde ev arayışına girdim.
Sağ olsunlar birçok dostumuz da ev bulma noktasında yardımcı da oldular. Bu dostlardan Ayhan Bey’in telefonu bizleri sevindirdi.
-Hocam benim de olduğum bir sitede kiralık var. İsterseniz bir bakalım.
Hanımı da alarak evi görmeye gittik. Ev aradığımız standartların çok üzerinde olduğu için hemen tutmaya karar verdik. Ev sahibinin tayini çıkmış, kendinin de tayinin çıktığı yerde ev aradığını birkaç güne geleceğini söyledi. Kira bedeli olarak 2700 TL üzerinde anlaştık. Aradan birkaç gün geçmeden konuştuğumuz ev sahibinin eşi aradı. Eşinle bir fiyatta anlaştığımızı ancak buralarda fiyatların çok daha yüksek olduğunu söyleyerek anlaşmadan çekildiklerini söyledi.
Aynı site içerisinde başka bir daire daha vardı. Hemen ev sahibi ile irtibata geçip fiyatta da anlaştık. Ancak kendisinin il dışında olduğunu birkaç güne kadar geleceğini söyledi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra tekrar aradığımda;
– “Beyefendi bu arada ben piyasayı araştırdım. Kiralık daire ücretleri buralarda çok yükseldi. Her ne kadar sizinle fiyatta anlaşsak da o fiyata veremeyeceğim.
Aynı hafta içerisinde yaşadığım birbirinin benzeri olan iki olay. Çok da hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olmaz. Maalesef bu tür olaylarla çok sık karşılaşır olduk. Sözün hükmünün kalmadığı zamanı yaşıyoruz. Söz vermenin ve sözünde durmanın içinin boşaltıldığı zamanın içerisindeyiz.
Yağmur yağmadı diyerek sebze-meyvelere fahiş fiyat söyleyenler,
Ramazan ayını fırsat bilerek ne yaparsam kârdır anlayışından olanlar,
Fırıldak bayramda döner anlayışında olanlar bu toplumun genelini yansıtmaya başladı. Elin gavurunun yaptıkları daha muteber gelmeye başladı ve onlara olan güven bize göre daha fazla ise kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünme vaktimiz çoktan gelmiş de geçmiş olmalı.
Yıllar önce öğrenci ve öğretmenlerimizle Polonya’ya bir proje kapsamında gezi yapmıştık. Müslümanlar açısından yurt dışı gezilerinin en büyük problemi güvenilir yemek bulabilmektir. “Turkısh Kebap” yazan yeri görmüştük. Çok sevindik tabii ki. Yemek konusunda hassasiyetimizi bilen Polonyalı bizleri uyardı.
-Evet orada Türk kebabı yapılıyor ama domuz etinden, demişti.
Eski adı Cat Stevens Müslüman olduktan sonra Yusuf İslam adını alan ünlü İngiliz şarkıcı İslam’ın “Kuran-ı Kerim’i tanımadan önce Müslümanları tanısaydım asla Müslüman olmazdım.” cümlesini haklı çıkarırcasına davranışlarımızda ısrar ediyoruz.
Bizler kıtaları aldıysak bunu silah zoruyla almadık. Silah zoruyla aldıklarınızı uzun süre elinizde tutamazsınız. Oysa bu necip millet yüzyıllar boyunca üç kıtaya hakim olmuştur. Bunun en büyük sebebi sözüyle, davranışı ile, uygulamaları ile adaleti ile hükmetmesidir.
Bırakın davranışlarınızı sözleriniz dahi toplum nazarında bir kıymeti yoksa siz ha varsınız ha yoksunuz. İnsanların size olan güvenini kaybettikten sonra olsanız ne olur olmasanız ne olur? Ünlü Alman Bosch’un dediği gibi “İnsanların güvenini kaybetmektense tüm varlığımı kaybetmeyi tercih ederim” anlayışı hakim olmadığı sürece toplumun çökmesi yakındır.
Bu hasletler de yoksa;
Siz artık bir hiçsiniz ve en kötüsü de hiç olmaya devam edeceksiniz.
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…
Memleketimizde genel olarak bir güven meselesi var . Bu güven krizinin içine kurumları da dahil etmek lazım. Kişiler birbirine güvenmiyor ya kurumlarımıza güven var mı? Adalet , eğitim ,iş dünyası STK lar vb. Emanet anlayışı ortadan kalktığı için yaşadığımız birçok şeyi daha kolay kabul ediyoruz . Hayra alamet değil vesselam.
Herkes müslümanların geliştirdiği davranışlardan şikayetçi, gayri müslimlerin kendi dünyaları için geliştirdikleri davranışlara hayran, fakat kimse sadede gelmiyor. Şartların gerektirdiği şeriatı oluşturmada hala geriye yaslanmakatan vaz geçmezsek daha çok dürüst ev sahibi aramaya devam ederiz
Güven güven güven. Acaba ne işimize yarıyor. Keşke bir bilsek.
Merhametin geçmediği yerlerde Kanunu devreye sokacaksın. İşlerimizi, insanların vicdanlarına bırakırsak ahlaksızlık atbaşı yürür. Bazen Maşallahta, İnşallahta işe yaramıyor. Kesip atacaksın kangren olmuş yarayı.
Sevgi ve selamlarımla.
Ağzınıza sağlık başkanım
El Mü’minul müheyminül azizzülcabbarul mütekebbir
Yazınızı içerik olarak beğendim bir o kadar da üzüldüm.Çünkü hepimiz müslümanız müslüman elinden ve dilinden diğer insanların emin olduğu kişidir. Hele hele kişi kendini mü’min olarak vasıflandırmış ise durum daha da vahim bir hal almış demektir.Çünkü ister müslüman(selam) ister mümin sıfatını kullanmış olalım farketmez.Cenabı Allahın 99 isminden birini kendimize sıfat takmışız demektir.
Ne zaman konuşmalarımızla hal ve duruşumuzla karşımızda Allah ile konuşuyormuşuz gibi davranmadığımız sürece sahtekar hilekar ve de münafıklığın bir çeşidinin rengine girmiş olabileceğimizi unutmamalıyız.
Toplumsal bir hastalığı gündeme getirmiş olmanızdan dolayı teşekkür ederim.selam ve dua ile Allaha emanet olunuz.
Başkanım buradaki Ayhan beyin ben olmadığımı hatırlatarak yeni mekanınız size ve ailenize hayırlı olsun inşallah kaybetmeye yüz tuttuğumuz değerlerimizin yeniden canlanması umudu ile..
Ah hocam Ah ! El -Emin lakaplı olan bir peygamberin müntesiplerinin geldiği noktayı yaşadığınız örnek üzerinden çok güzel aktarmışsınız.Işte bizim en büyük sorunumuz inancımızı pratiğe dökememe ,sonrada neden bu haldeyiz diye gelsin feryatlar. Allah sonumuzu hayr eylesin selamlar hürmetler.
Dinden uzaklaştıkça samimiyetten ve insanlıktan uzaklaşıp fıtratımıza aykırı işler yapmaya başladık.. önce kendimizden başlayarak etraflıca bir muhasebe ve muhakeme zamanı çoktan geldi…
Tebrik ederim.Dogruları kaleme almışsınız..
Malesef Toplumumuzun iyileşmeyen yarası çıkar ve rant pesinde koşmak Ahlak ve vicdandan uzaklasdikcada bu gibi davranış ve söylemler olmaya devam edecek…
İnandığımız gibi yaşamayınca yaşadığımız gibi inanmaya başlıyoruz galiba başkanım
Gūnūmūzūn genel yansıması, kaleminize sağlık.
Değerli başkanım ne yazık ki çok üzücü bir olay iyi yaşamışsınız ama daha çok üzücü olanı ise bunun çok yaygın olması a bizi İncitme sidir toplumu bozulmasıdır bu konuda sosyal medya ulusal basın ve yayın kurumlarına büyük görev düştüğünü aile eğitimlerinin ne kadar çok önemli olduğunu Hayat bir öğrenmeye bakan bir kişi olarak Hayat boyunun aile hayatına daha çok dokunması gerektiği kanısına varmış oldum emeğinize yüreğinize sağlık
Malesef bu bir hastalık haline geldi. En önemlisi de bu hastalığın tedavisi için uğraşan doktor ya kalmadı ya da artık sesini duyuramaz oldu. Bir an önce bu gaflet uykusundan uyanıp medeniyet kodlarımızla yeniden harekete geçmeliyiz yoksa yarın çok geç olabilir.
Tespitleriniz yerinde olmuş malesef başkanım.
Selamunaleyküm. Değerli Hocam Allah razı olsun yazılarını okuyor ve istifade ediyorum. eline yüreğine kalemine kuvvet diyorum. Saygı ve selamlarımla.