Eğitime adanmış bir ömür: Mehmet KARACİF

Yazımızı sesli olarak da dinleyebilirsiniz.
2003 yılında, yaklaşık 30 yıllık çalışmışlığı varken ben 30 yaşımda, O’nun müdür yardımcısı ve son 6 yılda da müdür vekili olarak görev yaptığı okula, Sungurlu Fevzi Çakmak İlköğretim Okuluna müdür olarak atandım. Tanışmamız burada başlıyor.
Okulların mevzuatı aynı olsa da her okulun iklimi, işleyişi farklılık gösterir. Her yeni gittiğim okulda olduğu gibi Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu’nda da gözlem yapıyorum. Okulda kim ne yapıyor, iyi yönler, zayıf halkalar, okul çevresi, öğrenci ve veli profili, öğretmenleri tanıma, işine saygısı ve okulu sahiplenişini izleme… vs.
Mehmet Beyi beyefendi, nazik ve zarif birisi olarak gördüm ilkin. Okulu ve çevreyi çok iyi bildiği, uzun süredir kendisi yönettiği halde çalışmışlığı kadar olan yaşımı sorun etmeden en ufak şeyleri bile bana “yapalım mı, alalım mı, ne dersiniz” üslubuyla soruyordu. O zamanlar kafamda canlanan bir “genel müdür” şablonu vardı ki Mehmet Bey tam da bu şablona uygun birisiydi. Yurt dışında çalışmış, müfettişlik sınavını kazanmış ama gitmemiş, enstrüman çalabiliyor, resimden anlıyor, işinde samimi ve titiz. Öyle ki bir öğretmen o gün bir sebeple dersine gelemeyecek olsa Mehmet Bey sınıftadır. Hani “aslan yattığı yerden belli olur.” deriz ya, o sınıftan Mehmet Beyin çıktığı da her şekilde anlaşılır. Sınıf kitaplığı düzenlenmiş, dip köşe temizlenmiştir. Kafasını kaldırıp yukarılara bakmamış, makam olarak yükselmeyi önemsememiş, işini en güzel yapmaya odaklanmış olduğu görülmekteydi.
Öncelik öğrencilerin eğitimi olunca idari işleri görebilmek için cumartesi ve pazar günlerini de okulda geçirmekten çekinmeyen bir görev anlayışı var. İşi geri kalmasın ve işi ile ilgili kimseden bir lüzumsuz cümle duymasın gayreti.
İrfan sahibidir Mehmet Bey. Hemen kızmaz, güler yüzü ile yapılması gereken şeyi kendisi yaparak gösterir, öğretir. Kimin ne diyeceğini de umursamaz. Doğru olanı söylemekten ve yapmaktan geri durmaz. Bu durum başına istenmedik işlerin açılmasına da sebebiyet verir. Milli Eğitim Müdürlüğü yaptığı zaman etki ve yetki sahibi olanlarla anlaşamaz. Ta ki sağlık problemleri baş gösterir. Kalp damar rahatsızlığı ve ameliyatı yaşamış olması çalışma azminden bir şeyi eksiltmez. Okul Müdürü olarak sonraki zamanlarda da çok başarılara katkı ve imkân sağlamıştır.
Abi kardeş ilişkimizi komşuluk hukuku da sarınca ailece yakınlığımız daha da gelişti. Çocuklarının “müdür amcası” oldum. Eşi Emine Hanımın eşime kurduğu “Mehmet Beyin şimdiye kadar Avni Bey gibi arkadaşı olmadı.” cümlesi, benim için oldukça kıymetlidir.
Bir yıl birlikte çalışıp iki yıl komşuluk yaptıktan sonra ayrılalı 16 yıl olmasına rağmen sesini duymaktan huzur bulduğumu ifade ediyor, böylesi dostları, iyi insanları karşıma çıkardığı için Rabbime hamd ediyorum.