Biraz perhiz yapsak

Yazımızı sesli olarak da dinleyebilirsiniz
Perhizin kelime anlamı; yediklerimizi sınırlamak, sansürlemek yani ölçülü yemek. Birçoğumuzun ihtiyacı olduğu halde, uygulamakta zorlandığı, nefsine ve hevesine uyduğu için yerine getiremediği bir sünnet…
Hareket etmenin azalıp ekranların başında durağan bir şekilde zaman geçirmenin artmasının doğal bir sonucu olarak obezitenin hayli yaygınlaştığı demlerdeyiz. Bir zaman sonra ortaya çıkacak, birçok sağlık sorununun öncü habercisi olan şişmanlığın önüne geçme konusunda hassasiyet gösterilmesi hepimizin ortak kanaatidir. Obezite derken kelime anlamı olan aşırı şişmanlığın görünürdeki hali olan göbek şişliğinden, karnımızın vücudumuzdan önde gitmesinden bahsetmiyorum sadece.
Ekran başında fazla zaman geçirdiğimizden kafalarımız dağınık, doğru yanlış bir sürü bilgi bombardımanına tutulmuş, ne aradığını ve ne bulduğunu bilmeyen, aparkat yemiş bir boksör gibi sersem bir halde olmakla beraber bu halimizin de farkında olmadan yaşayıp gider durumdayız.
Televizyonda; kurgulanmış haberler, bizi hiç ilgilendirmeyen bir sürü olaylar, cinnet hali manzaralar, bardağı dolmuş ve en ufacık bir damlada taşmaya hazır gergin insan manzaraları, dedikodu ya da polisiye programları ve yanında dizi filmlerimiz. Bilgisayar artık cebimizde gezdiğinden ayrıca bir şey söylemeyeceğim bu masum araç için. Cepte ise sosyal medyanın her türü. İlgili ilgisiz her şeyin ortaya döküldüğü, ölümünün bilmem kaçıncı senesinde ana baba fotoğrafları ile ağıtlar yazıldığı, yanı başındaki eşine aşk nağmeleri dizdirilen, gidemeyene nispet yaparcasına o tatil senin bu tatil benim fotoğrafları… ve daha bir çok paylaşım. Ayrıca bir araya geldiğimiz eş dostumuz ile otururken bir zaman sonra bakarsınız ki herkes cep telefonu ile baş başa, başka dünyalarda dolaşıyor. Birbirimiz ile konuşacak konularımız azalmış durumda. Derinlemesine düşünmekten de aciz olmaktayız git gide.
Normal değil yaşadıklarımız. Yanlışa o kadar çok alışıyoruz ki doğruluk yabancı kalıyor. Farkına varmamız gerekmez mi? İletişim, saygı, sevgi, hoşgörü ve daha birçok değeri gittikçe kaybediyoruz. İnanç, iman zaafiyeti artmakta. Bu gidiş nereye? Biraz perhiz yapmamız gerekmez mi? Yarın her şey için çok geç olmadan bugün yapılacak şeylere odaklanmalı ve en önemlisi, cazibesi yüksek bu renkli dünyaya karşı kontrol bilinci geliştirmeliyiz.
İfadelerimden “teknolojinin hayatımıza sunduğu kolaylıkları çıkaralım, kullanmayalım, vazgeçelim” gibi bir şeyin anlaşılmaması gerektiğini de peşinen söylemeliyim. Gerçekten telefonlardaki uygulamaların hayatımıza çok kolaylık sunduğunu görüyor, yaşıyoruz. Anlatmak istediğim; yerinde, kararınca kullanıp faydalanmanın yanında bizi esir almasından kurtulmak.
Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim…
“Tek Hece” isimli şiirinden bir dörtlük aldığım rahmetli Şair Cemal SAFİ’den dinlemiştim: Müsvette şiirlerini Abdülhak Hamit TARHAN’a getirip O’ndan feyz ve nasihat almak isteyen bir gence, Abdülhak Hamit yazdıklarına baktıktan sonra:
- Evladım biraz perhiz yap, tavsiyesinde bulunur. Aradan zaman geçer genç büyük şairin dediğini yapar, kilolarını eritir. Yazdığı yeni şiirlerini gösterir bir fırsatını bulup. Tavsiye aynıdır:
- Evladım biraz daha perhiz yap. Genç denileni yapmaktan eriyip bitap düşer, hasta yatağından kalkamadığından arkadaşları yeni yazdığı şiirlerini getirip durumunu anlatırlar. Abdülhak Hamit TARHAN:
- Ne demiştim ona? diye sorar. Arkadaşları:
- Perhiz yapmasını önermiştiniz, tavsiyenize o kadar bağlı kaldı ki yeme içmeden kesildi, der arkadaşları. Üstadın çıkışı manidar olur:
- Yiyip içmiyor da bu herzeler nerden çıkıyor?
Hayatımızdakilerin ve hayatımızın her anının kıymetini anlamak için daha ne beklediğimizi bilmiyorum. Düşünme melekesinden yoksun olmak bizi insanlığımızdan çıkarmaktadır. Ağzımıza geleni söylemek, kulağımıza geleni duymayı da beraberinde getiriyor. “Kendimize yapılmasından hoşnut olmadığımız bir davranışı başkasına yapmama ve bize söylenmesinden rahatsız olacağımız bir sözü başkasına söylememe” emrine muhatap olarak her zaman “elimizden ve dilimizden emin olunan bir Müslüman” olmamız gerektiğini unutmayalım.
En şerefli varlık olduğumuzun bilinci ile sünnete uygun hareket edebilme dileklerimle…
Kalemine sağlık Avni Hocam. Soru basit Nereye bu gidiş? Cevap: Yumruk yemiş boksör gibi bu basit sorunun cevabını aramaya bile zahmet edemiyoruz ne yazık ki.
Yüreğine sağlık Hocam