Eylül : Bir Değişim Zamanı

Sonbahar aylarının başı olarak öğretildi mevsim şeridinde. Yılın dokuzuncu ayının adı olmaktan çok daha fazla şeyi ifade eder eylül.
Tabiatın renk değişiminin en belirgin olduğu zamandır eylül. Okulların başlaması ile herkesin hayatının yeni bir nizama sokulduğu zamandır eylül. Kışa dönük yüzü ile telaşın adıdır eylül.
Değişim, hayatımızda her zaman var olan bir olgudur. Yönetilebilen kısımlarını iyi yönetme, her zaman kazançlı kılar bizi. İyi yönetemeyip fırsatı kaçırdığında ise arkasından el sallamaya bile vakit bulamayarak bir sonraki –gelir mi bilmem- fırsatı bekleme durumuna düşeriz. İlkbaharın özlemi çekilse de sonbahar ve kış olmadan kıymeti bilinmez ya da farkına varılmaz beklenen şeyin. İnsan kendini en çok insanda tanısa da varlık yoklukla, iniş yokuşla, çukur tümsekle, karanlık aydınlıkla, adalet zulüm ile ifadesini bulur. “Her şey zıddıyla kaim” denir ya, işte bunun gibi iyiliğin kıymeti kötülük görülünce belli oluyor. Necip Fazıl ne güzel ifade etmiş:
Ey düşmanım! Sen benim ifadem ve hızımsın.
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.
Eylül de geçti/ aymadım/ esasen şarkılar neyi çalar/ Eylül’ün ardında yeni bir hilal/ bir başka Eylül var/…” diyor Murat Kapkıner “Hal Eylül, Mazi Eylül, Muzari Eylül” adlı şiirinde. Edebiyatımızda da önemli bir yer tutar eylül. Bir kız ya da ay adı olmaktan başka bir roman adıdır eylül. Yazılara, şiirlere konu olmuş, aşkını ve hüznünü eylül ile dile getirmiş yazarlar, şairler.
En çok özlediğimiz şeylerden olan okulların açılması ile karşı karşıyayız. Herkeste bir telaş. Kimisi tatlı bir koşuşturma, kimisi sarhoş bir mayın dalgalanması. Anne babaların telaşı başka, öğrencilerin başka, öğretmenlerinki bambaşka. Esnafı da unutmamak lazım. Öğretmen ve öğrencinin telaşını aşık maşuk bağlamında değerlendirebiliriz. Çocukların pırıl pırıl gözlerinden aldığı enerjiyle çocukları, toplumu yüceltmeyi görev bilir öğretmen. Eğitim öğretim görevini en güzeliyle icra edebilmek için gereken mekanlar olan okullar açılıyor işte…
İlkbahar mevsimi gibi bir hal yaşanıp yeni bir canlılık katıyor hayatımıza, okulların açılması. Çocuklar cıvıl cıvıl şenlendirirler okulu ve okulda yaşadıkları ile evleri. Can katarlar, yeni bir soluk olurlar evlerimize. Canlılıklarının devamı için herkese farklı farklı görevler düşmektedir. Anne baba okula ve öğretmene ilişkin olumlu cümlelerle çocuğunu motive etmeli. Okulda çocuğunun yaşadıklarını sabırla ve gözlerinin içine bakarak dinlemeli. İyi bir okul ve iyi bir öğretmen arayışından daha önemlidir iyi bir ebeveyn olmak. Diğerleri elde değil belki güç yetirilemeyecek durumda olsa da iyi anne baba olmak elimizde olan şeydir.
Çok şey öğretti bize, okulsuz olarak geçirdiğimiz bir buçuk yıl. Düşünüp anlayabilene tabii ki. Aslında her şey düşünüp anlayabilen için değil mi? Ya da yaşadıklarımızı farklı bir okuyuşla, her şey insanların düşünmemesi için değil mi? TV, dizi, film, tartışma, yemek, atışma programları, cebimizde taşıdığımız internet ile sosyal medya, reklamlar, gösterişli ve aslında hiç olmadığımız fotolar, yazılar, paylaşımlar. Kapitalizmin “al, sürekli al, bi daha al, o da aldı, senin ondan ne eksiğin var, onun var senin niye olmasın, hadi al…” şeklinde bilinçaltımıza pompaladığı reklamlar ile gerçekten ihtiyacımız olmayan bir sürü şey alıp asıl ihtiyaçlara sıra gelmeyince aile içi çatışmaların başlaması, düşüncesizlik değil de nedir? Almadığımız maaşın harcanmış olması da, lüzumu olan şeylere harcanacak para ve vakit bulamayışımız da düşüncesizliğin başka türevleri değil mi?
Değişim, düşünce ile başlar. Hayatımızda iyi ve anlamlı değişiklikler için neler yapabilmemiz gerektiğini bir düşünmeliyiz. Düşünme melekesini kullanmadığımız zaman başkalarının düşünce ve uygulamalarında figüran görevine maruz kaldığımızı da unutmadan düşünmeliyiz.
Akledenlerden, ibret alanlardan, hayatlarında iyi ve doğru değişimler yapabilenlerden olmamız dileklerimle.
Yüreğine sağlık hocam. Vira bismillah diyerek yeni ve hayırlı bir sayfa açmak dileğiyle.