Yaptığını Beğendin mi

Söylem ve eylemleri ile insan kimliğini, kişiliğini aşikar eder. İş ile lafın birbirini desteklemesi, bütünlük içinde olması, karakterli bir kimlik katar insana. Bukalemun gibi bir o renk bir bu renk ile bezenen, birinin yanında başka hal ve söz ile diğerinin yanında daha başka durum ile yer alan kimseler geçici bir menfaat içinde olsalar da kaybeden taraftadırlar.
Hangi meslek veya makamda olunursa olunsun her birimize görev ve sorumluluklarımızı en güzel şekilde yerine getirmemiz gerekir. Yaptığımız işi en çok bizim beğenmemizin lazım geldiğini düşünüyorum. Dönüp baktığımızda “Evet çok güzel olmuş.” diyebiliyorsak ne mutlu.
Burada kilit bir husus var ki güncel lisanda “empati” dense de Peygamber Efendimiz lisanında “Sizden biriniz kendisi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe (mükemmel) iman etmiş olamaz.” şeklinde ifadesini bulmuş bu cümle neyi nasıl yapmamızı çok güzel söylemektedir. Toplumda herhangi bir yeri işgal etmiş olan bazı kimseleri görmekteyiz ki alçak dağları kendisi yaratmış edasında dolanmaktadır. Az bir yetki ile burnu kaf dağına çıkmış kişiler görürüz. Yapacağı az bir şeydir ama çok uğraştırmak isterler. Az şey yapıp çok şey yapmışçasına konuşurlar. Yaptıkları bir şeyi on yerde konuşup on şey yapmış izlenimi verirler. Bazılarını da görürsünüz işine odaklanmış, insanlara hizmet etme çabasındadırlar. İşini ibadet gibi görür, canla başla yapmaya gayret eder. Olmazları oldurmak için türlü etkinlikler yapar.
Bir zamanlar işi yapmak yerine reklam yapmayı öne çıkarmışlardı. Reklam her şeydi. Nasıl olduğunun önemi yok, yeter ki reklamımız olsundu. Siyaset kulvarında geçerliliği olabilir bu durumun ama gerçekte yeri olmadığı kanaatindeyim. Reklamın süreğenliği yoktur. Göz boyama ebedi olamaz. Sürekli aldatılmaz insan.
Hizmet sunarken kendimize nasıl yapılmasını istiyorsak o şekilde sunduğumuzda kusursuza yakın davranacağımızdan emin olabilirsiniz. Eşimize, annemize, babamıza, çocuklarımıza… nasıl davranılmasını istiyorsak bizden hizmet bekleyenlere de o şekilde davranışta bulunmalıyız.
Bazı zamanlarda insan kendisinin olduğundan çok daha fazlası olduğunu söylemek, göstermek ister. Sözüne gizem katmak, bir yerlerden güç aldığını ima etmek, makamının arka fonuna etki ve yetki sahipleri ile çekildiği fotoğrafları koymak… Yetersiz bir karakterin dışa vurumu gibi gelir bana. Neysen osundur.
Ziya Paşa’nın da dediği gibi sözlerimizden çok yapıp ettiklerimiz, işimiz bizim kim olduğumuzu gösterir:
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.
(İnsanın aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi, yaptığı işte görünür.)
Özü ile sözü, söylemi ile eylemi bir olan, yaptığını öncelikle kendisi beğenen ve insanlara hizmet etmeyi ibadet aşkı ile yapanlardan olma dileklerimle.