Emniyette Olmak

“Emin olma” Peygamber olmadan önce Hz. Muhammed (SAV)’in kazanmış olduğu bir sıfattır. Sonrasında kendisine iman etmeyenler, hatta düşmanlık edenler bile güvenilir olduğunun aksine hiçbir cümle sarf edememişlerdir. Üstüne üstlük kıymetli eşyalarını da muhafaza için emanet etmişlerdi.
Emin olan “Müslüman, Müslümanın elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” diye tarif eder Müslümanı. Böylece emin olmakla ancak Müslüman olunabileceği gibi Müslüman kişinin güvenilir olmak zorunda olduğunu da anlamış oluyoruz.
Gündelik hayatta herhangi bir mevzuda konuşurken veya aldığımız bir habere şaşkınlıkla verdiğimiz karşılık: “Emin misiniz?” ifadesidir. Aslında bu cümleyi kendimize sık sık sormalıyız. “Emin miyim, emin miyiz?” insanlar bizden eminler mi? İşimize karşı bir sadakatimiz var mı?
Yaptığımız iş sonrasında dönüp şöyle bir bakınca, iyi bir iş çıkardığımızdan emin miyiz?
Bulunduğumuz konumun, işgal ettiğimiz makamın hakkını verdiğimizden emin miyiz?
Eş-dost, insanlar elimiz ve dilimizden eminler mi?
Güvenilir olma sıfatını kazanmak uzun yıllar isteyen bir süreç ister. Birçok sınavdan başarı ile çıkmayı gerektirir. Kimseyi kırmamak, incitmemek hayli önem taşır bu süreçte. İlla da yalandan uzak durmak lazımdır. Toplumumuzda “yalancı çoban” hikâyesini bilmeyen yoktur sanırım. Hepimiz biliriz, çobanın son sözlerinin doğru olmasına rağmen insanların onu kaale almadıkları için sürünün telef olduğunu. Birbirimize dersler veririz doğru sözlü olma konusunda. Doğru sözlü olmanın lazım ve önemli olduğunu, ibret alınması gerektiğini, yazık ki hep başkalarına anlatırız da kendimizi muaf tutarız.
Yalandan uzak durma konusundaki ilahi emirleri çoğunlukla duymazdan geliriz. Emin olmanın önündeki en büyük engel olan yalana bir kere bulaşınca peşinden diğerini de hazırlamak, sonrakini de bulmak gerekiyor. Artık ne zaman başa döneceğini bile hesap edemez oluyor insan.
Birlikte çalıştığımız insanlara da güvenilir bir arkadaş, emin bir amir-memur olma sıfatını daima üstte tutmamız gerekiyor. Emniyette olduğunu hisseden insan görevinin hakkını vererek daha iyi bir iş çıkarır. Üstlerinden emin olmayanların ise tedirginlik ve gerginlik içinde yaşamak zorunda olduklarına şahit oluyoruz.
Vaktiyle ilk görev yerimiz olan Sinop, Dikmen, Yaykın Köyünde birlikte çalıştığımız bir öğretmen arkadaşımız İlçe merkezindeki okula tayin olmuştu. Bir zaman sonra hafta sonu tatilini bizimle geçirmek için köye geldiğinde kullandığı “Arkanı döndüğünde, güveneceğin arkadaşlarla çalışmak başka bir şeymiş.” ifadesi aklımdan hiç çıkmadı.
Emanete layıkıyla sahiplik etmek gerektiğini yaşayarak öğretti bize Peygamber Efendimiz. Hıyanet etmeyi de münafıklık alameti olarak öğretti. Emaneti yalnızca somut bir eşya olarak görmeyelim. Bulunduğumuz konum bir emanettir. Kullandığımız eşya, oturduğumuz makam birer emanettir. Hesabı da er geç sorulacaktır.
Uzun uğraşlarla elde edilen emin olma sıfatını, son nefese kadar muhafaza edebilme çabasında olanlara selam olsun.
Güvenilir olmak bilgili olmaktan daha önemli bir sıfat. Güvenilir olmadıktan sonra arkasından sayacağımız diğer önemli sıfatların bir anlamı kalmıyor. O yüzden ailelerimizde, okullarımızda ve velhasıl toplumumuzda önce güvenilir insan yetiştirme gayretinde olmalıyız.
Selam ve dua ile…
Toplum olarak kaybettiğimiz hasletlerden biriside sanırım “emin olmak”. Müslüman olarak bildiğimiz ülkelerde eminlik sıfatı yeşermeye başladığında dünya daha yaşanabilir olacaktır.
Hep sırtınızı dönebilecek ve yaslanabilecek dostlarımız olması dileğiyle hocam . Yaşamayan bilemez dost kıymetini.