Hayaller, hayallerin önüne geçerse

Bazı yörelerde ilginç bir adet vardır. Yeni doğmuş ve emeklemeye başlamış çocuğun birkaç metre ilerisine kitap, kalem, tesbih, maket arabalar, ilaç kutuları vb konurdu. Birkaç metreden bu eşyaları gören çocuk emeklemesini de hızlandırarak o tarafa da doğru hareket eder, o eşyalardan hangisini seçerse ileriki yıllarda da o mesleği seçeceğine inanılır. Mesela çocuk kalemi eline almışsa, “Benim oğlum/kızım öğretmen olacak” denirdi.
En büyük oğluma küçükken ne olmak istersin dediğimizde kepçe operatörü olmak istediğini söylerdi. Kendi deyimiyle Kepçeci.
Küçük kızım resim yapmayı çok sever hep ressam olmayı istemiştir. Saatlerce resim yapar bana getirir ve “Nasıl olmuş baba?” diye sorduğunda ben de öylesine bir cevapla geçiştirirdim sorusunu. “Çok güzel olmuş kızım. Aferin.”
Geçiştirerek cevap verdiğimizde aslında çocuklarımızın hayaline engel oluyorduk. Oysa çocuk dediğimiz o yavrumuz bizim öylesine verdiğimiz cevaplardaki samimiyetsizliğimizi anlamıyor muydu? Elbette ki çok da iyi anlıyordu.
Okula başlayana kadar kendi hayalleri peşinde koşan çocuklarımıza, bazen anne-babalar bazen de öğretmenler aracılığıyla ket vurmayı çok iyi becerdik. (!) Kendi hayallerimizi, çocuklarımızın hayallerinin önüne yerleştirdik. Anne baba olarak çocuklarımızın ne olmak istediğine kendimiz karar vermeye başladık.
Onlar çocuktu ve doğrusunu bilmez dedik. Daha onlar küçük ne anlayacak bunlardan demedik mi? Hep biz bilirdik onlar bilmezdi. Çünkü biz de öyle görmüştük. Bizim de anne babalarımız sen daha küçüksün anlamazsın demiyorlar mıydı? Büyüklerimizin yaptıklarının intikamını çocuklarımızdan almadık mı?
Başkalarının çocukları doktor oluyorsa benim çocuğum da doktor olsun demedik mi? Doktor olmak revaçta olan toplumda karşılığı olan bir meslekti büyüklerimiz için. Saygınlığın yanında para da kazanmak istiyorsak bir mühendis ya da yazılımcı olmamızı istediler. O zaman biz de çocuklarımızdan aynı şeyi istemeliydik.
Ne olmak istediğimizi çocuklarımız üzerinden kendimizi tatmin ettik. Hayallerine engel olarak gerçekleşmesi mümkün olan bir çok buluşa da engel olduk.
Sınıfa girdiğimizde karşıdaki 30 öğrencinin hepsinin aynı olduğunu düşündük. Çünkü okurken öyle öğretilmişti. Daha doğrusu her bireyin farklı olduğu öğretilmemişti. Bir torna ustası gibi faklı profilde demirler olsa da tornadan çıkarken hepsini 10×10 köşebent demir olmasını istedik. Hep bizim istediğimiz gibi tornadan çıkmalarını bekledik. Ama olmadı. Çünkü her malzeme farklı özellikteydi.
Resim dersinde orman resmi yapmasını istediğimiz öğrenciler ağaçları maviye boyadığında onlara kızdık. Ağaçlar nasıl mavi olabilirdi? İlla ki yeşil olmalıydı. Silmesini ya da resimi yeniden yapmasını istedik. Bilmiyorduk ki öğrencilerin hayallerini sildiriyorduk.
Bırakın mavi olsun hiç demedik. Mavi olursa ne değişecek diye merak bile etmedik. Ormanı maviye boyasa sanki kıyamet kopacaktı. Ormanın içerisinde hayal edip resmettiği sincaplara belki de kanat takacaktı. Sincapın kanadı mı olurmuş dedik, hayallerini yıktık. Kuşlarla kedileri birlikte resmetmeye çalışan çocuklarımıza “Kedi kuşları yemez mi? diye sorarak birlikte yaşanamayacağını öğrettik (!)
Resmettiği uçurtmaya belki de kendisi tutunup yolculuğa çıkacaktı. Tüm bunlara “Olmaaaz” dedik biraz da kızarak. Olmazlarla olabileceklerin önüne geçtik.
Oysa çocuklarımız hayalleri ile güçlüdür. Hayali olmayan, şımarmayan çocuğa çocuk diyebilir misiniz? Zamanında hayallerimiz yıkıldığı için şimdi yeni şeyler üretmekte zorlanıyoruz. Çünkü sadece verilerle bir şeyler yapma gayretine girdik. Oysa verilerin çok ötesine ulaşmak hayallerle mümkündür.
Çocuklarımızın, gençlerimizin hayal eğitimine ihtiyacı var. Aşırı doz teknolojiye boğulmuş bir çağda çocuklarımızın zihinlerinde ve kalplerinde hayâle yer bırakmalıyız. Yahya Kemal de “insan bu alemde hayâl ettiği müddetçe yaşar”! diyerek hayalin önemine vurgu yapmaktadır. Biraz çılgın olan, biraz da yaramaz olan çocuklara dikkat edin hayal güçleri çok geniştir. Öğretmene düşen vazife bu çocukları iyi yönlendirmektir. Yaptıkları yaramazlıkların farklı olmalarının arkasında kesinlikle kendilerine göre anlamlı bir mantık vardır. Einstein’ın da dediği gibi: “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, hayâl ise her yere” sözü de bunu desteklemektedir. Ya da rahmetli Lütfi Doğan Hoca’nın ” Hayallerinizi yıldızların çengeline asın. Ulaşamasanız bile yakın olursunuz.” sözü ne kadar anlamlı idi.
Yarın için bir hayalimiz yoksa, bu sabah bizi yataktan kaldıran şey ne? İçini yiyip bitiren bir şeye kavuşma arzusundan. Kendini gerçekleştirme, varoluşuna anlam kazandırma arayışından. Keşfetme, öğrenme ve paylaşma isteğinden. Farklı olma arzusundan. Neden ki? İnsan olmak böyle bir şey çünkü.
Eğitimin amaçlarından birisi de herkesin hayaline ulaşmasını sağlamak olmalıdır. Özellikle eğitim çağındaki çocuklarımız ve gençlerimize neyin hayalini kurduruyoruz ya da kuruyorlar? Neyin sancısını çekiyor bu çocuklar? Duası olmak, ümidi olmak, hayâli olmak. İnsan bir şekilde hep hayalinden geçirdiği, duasını ettiği şeyi yaşıyor. Azıyla çoğuyla, ama kesinlikle böyle. İnsan, bu yüzden duasına dikkat etmeli, duasını tam yapmalı.
Şu an gördüğümüz, dokunduğumuz her şey bir zamanlar birilerinin hayaliydi, düşü değil miydi? Mezarlıklar, artık hayal kuramayanların yurdudur. Bir çoğu ölmeyi bile hayal edemediler…
İşte tam da bu sebepten çocuklarımıza hayal eğitimi vermeliyiz. Hatta ilkokul düzeyinde “Hayallerimiz” adında ders konulmalıdır. Hayal edebiyatı, bilim kurgu edebiyatı üzerinde durmalıyız. Fabllarımızı çoğaltmalıyız. Çocuklarımızda hayal gücünü geliştirmek ve merak uyandırmak için destan okumalı, bol hikaye ve masal anlatmalıyız.
Hayallerin ötesine geçmek mümkün, yeter ki vazgeçmeyelim! Hayalsiz kalan bir çocuk düşünemiyorum. Tıpkı yaramazlık yapmayan bir çocuk gibi. Yeter ki hayallerine engel olmayalım.
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…
O yüzden biz sizinle masallarla büyüyoruz dedik okullarda. Okuloncesinden başlayıp ilk okul çocuklarıyla masal etkinlikleri de bu yüzden önemliydi. Elinize yüreğinize sağlık başkanım
Başkanım kaleminize sağlık arzu ettiğiniz gibi çocukların hayalleri tamamen anneler ve babalar bitirdiler Önder da hayal ettirecek bir şey bırakmadılar düşünün Afrika’da bir çocuğun tek hayali evinde yiyecek olması.. olmayan her zaman bir hayaldir.Varla yetişen bir çocuğun nasıl bir hayal olabilirki
Mezarlıklar, artık hayal kuramayanların yurdudur. Bir çoğu ölmeyi bile hayal edemediler…
Çocuklarımızda hayal gücünü geliştirmek ve merak uyandırmak için destan okumalı, bol hikaye ve masal anlatmalıyız.
Bir varmış bir yokmuş Allah’ın selamını alan kulu çokmuş. Vesselam.
Selamlarımla.
Tespitlerimiz doğru söyleyecek söz bulamıyorum . Bu konuda o kadar çok yanlışlıkların iz var ki bazen farkına bile varamiyoruz.Hocam Allah razı olsun eğitim üzerine tecrübelerinizi paylaşmaya devam
Z kuşağı denilen gençlik teknolojiye mahkum olunca hayal etmeyi bile unuttu maalesef..
Emeğinize sağlık hocam
Öğretmen öğrenci ile sınıfta konuşabilen, gerektiğinde tartışabilen, hayallerine ket vurmayan bir kişi olmalıdır. Tabi bütün bunları öncelikle meslektaşları arasında yapabilmesi lazım. Çok çalışmamız gerekiyor vesselam…
Çocuk her zaman çocuktur.Geçmişten günümüze yaşamın gerçeklerinden uzaklaşıp hayal kurabilenler istedikleri yerlere gelecektir.
Hayal çok kıymetli bir şeydir. Üstelik de fatura, aidat gibi maddi bir külfeti yoktur. Ancak hayallere sadık kalıp sıkı bir takipçisi olmak gerek. Ayrıca seçici olup, kalitelisini, faydalısını etmek lazım. İlim gibi faydasızı, zararlısı da var. Tabi ki felekten zaman çalabilmek de işin en önemli kısmı belki. Tüm dostlara sevgi ve selam ile…
Hayallerini bırak
Umutlar senin olsun
Döneceksin sanarak
Yaşanmaz biliyorsun . Grup Gündoğarken
Hayal etmeyi bıraktık,umutlar da her geçen gün azalıyor.
Üstad, kaleminizin mürekkebi daim olsun. Güncel bir konu, ellerinize sağlık.
Hayallerin eğitim sisteminin içinde çok önemli bir yeri olduğunu Yazınızda vurgulamış sınız başkanım Gerçekten öyle hayal insanoğlunun bütün icatlarının başladığı bir basamaktır Emeğinize sağlık
Farklı bir konu farklı bir yaklaşım. Kesinlikle katılıyorum. Hayallerimize kimse kelepçe vurmamali. Bu dünyayi birazda hallerde yaşamak lazım derim. Selam ve selametle…
Okullarda öğretmenlerimiz tarafından çocukların hayal dünyalarını zenginleştirici etkinlikler yapılabilir. Ayrıca eğitimci arkadaşlarımız iyi bir gözlemle çocuğun hayallerinden yeteneklerini de keşfedebilir. Yine hayal kuran ve bu hayalini paylaşan çocukların sözel dil yetenekleri ve topluluk karşısında rahatlıkla konuşabilme yetisi de gelişir. Hikaye ve roman yazarlarını incelersek, hayal dünyaları çok gelişmiş kimseler olduğunu görürüz.
Çocuklarımıza bir sahil kasabasında Sandalına atlayıp denizlerde ve okyanuslarda özgürce dolaşmalarına, gökyüzünün mavisinde maceralara atılmalarına, bir göçmen kuşla yol arkadaşlığı yapmalarına izin vermeliyiz.
Hayal gücü zengin olan çocukların zorlukları daha çabuk aşabileceklerini söyler uzmanlar. Ayrıca çocukların hayal dünyalarının zenginliği, onların gelişimlerini desteklediği gibi, gelecekte karşılaşabilecekleri problemlere daha kolay çözüm bulmalarını da sağlamaktadır.
Başkanım önemli bir konuya temas etmişsiniz. Teşekkürler. Selam ve dua ile..
“” Mezarlıklar, artık hayal kuramayanların yurdudur. Bir çoğu ölmeyi bile hayal edemediler…””
Ne muhteşem tespit. ???