Sezai KARAKOÇ Üzerine

Sezai Karakoç üzerine yazı yazmaya haddim olmayarak ve yazmak isteğime de karşı koyamayarak başlıyorum. Biyografisi, hayatı ve eserleri değildir anlatmak istediklerim. Bana ve bize ne ifade ettiğidir yazacaklarım.
Varlığını daha öncelerden bilsem de Mona Roza haricindeki şiirleriyle ilk kızımın liseler arası şiir okuma yarışmasına “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” şiirini okumak için hazırlandığı zamanlarda tanıştım. Şimdilerde şiir içeren programlarda en çok okunan, en çok paylaşılan ama o zamanlarda pek bilinmeyen bir şiir bu. Cumhurbaşkanımızın okumasıyla da bilmeyenin kalmadığı, herkesin kendince bir şeyler bulduğu, değişik manalar yüklediği, yeniden dirilmeye, uyanmaya, düşmüşken kalkmaya, azmetmeye, yenilenmeye ve daha birçok şeye cesaret bulduğu bir şiir. (Baş ve son kısmını paylaşıyorum.)
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
…
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
“Mona Roza” ise herkesin bildiği lakin üzerinde kimsenin pek fazla konuşamadığı, biraz mahrem, biraz gizli, mutlaka bir hikayesi olan bir akrostiş şiirdir.
Mehmet Akif ERSOY’un “Asımın Nesli” gibi “Diriliş Nesli” yetiştirme gayreti neredeyse bütün hayatının gayesi olmuştur Sezai KARAKOÇ’un. Amentü yazmıştır Diriliş Nesline. Kendisini en başta bir diriliş eri olarak tanıtarak başlar amentüye.
“…
Bu bir zihniyet savaşıdır. Karayla akın savaşıdır. Bu bir hayat tarzı, dünya görüşü, yani bir medeniyet savaşıdır.
Ekonominin bir amaç değil araç olduğuna,
Tarihin, her konuda sürekli, hakikat ve hakikat karşıtı olanların savaşı olduğu,
Doğuyu, batıyı ve eski uygarlıkları bilmek gerektiği,
Kur’an ve İslam’ın mahfuz olduğu, herkesin kendi inancını, her mü’min toplumun kendi Müslümanlığını korumak ve devam ettirmek mükellefiyetinde olduğuna,
…”
İnandığını ifade etmektedir.
Sezai KARAKOÇ, gündelik, ucuz tartışmalarda yer almamış, sessiz fakat ulvi bir gaye uğruna ömrünü tüketmiş, eserler vermiştir. Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü kendisine verildiğinde de törene katılmayacak kadar görsellikten, basından uzak bir hayat yaşamıştır.
Kıymet bilmez birileri çıkıp basında ve sosyal medyada yazılan övgüleri “Kör ölür badem gözlü olur.” sözünden hareketle değerlendirebilirler. Bu değerlendirmenin çok basit, sığ, kötü niyetli ve cahilane olduğunu ifade etmeliyim. İlave de etmeliyim ki Sezai KARAKOÇ bu topraklarda yaşamış, ufuk ötesini gören, zaten bir badem gözlü idi. “Üç Gömlek” adında kitabıma da aldığım sözü ile de cevap verilebilir:
Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret, samimiyet ister.
Oysa yanlış anlamak kolaydır; biraz kötü niyet, biraz cehalet kâfidir.
Şehzadebaşı’nda Gün Doğmadan şiirinde:
Yerleşecek yer aramak,
Camiinin avlusunda,
Soğuk bir taşa oturmak,
Gün doğmadan Şehzadebaşı’nda.
dediği için binlerce kişi gibi benim de katılma ve şahitlik etme görevinde bulunduğum cenaze namazı sonrası, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, Şehzadebaşı Camii haziresine, 17/11/2021 tarihinde defnedilmiştir. Cenazesi de bizlere çok şeyi öğretici olmuştur.
Şimdi bizim neler yapabileceğimiz üzerine kafa yormak gerek. Eserleri yeniden değer kazanacaktır. Bir gaye, bir dava, bir inanç taşıyıp gelecek nesiller yetiştirmenin çabası ve sorumluluğunu kuşanmalıyız.
Yaratan Rabbinin adı ile okumaya başlayanlara selam olsun.
Sezai KARAKOÇ’a Allah’tan rahmet diliyorum.
Kalemine sağlık Avni hocam.
Millet Mekteplerinin açıldığı ve Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu anlamlı günde; Başta Eşim ve Şehit öğretmenlerimiz olmak üzere, tüm öğretmenlerimizin “24 Kasım Öğretmenler Günü”nü kutluyorum.