Dolar 19,1852
Euro 20,8632
Altın 1.220,97
BİST 4.812,93
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 17°C
Az Bulutlu
Ankara
17°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 20°C
Pts 21°C
Sal 15°C

Bu Mektup sizin

A+
A-
18/12/2021 00:01
2.280
ABONE OL
Bu Mektup sizin

Çocuklarımıza alfabenin değişik harfleri ile isim verdiğimiz bir çağda yaşıyoruz. Tüm suçu eğitime atmaktan ya da akran çevresini suçlamaktan öte gitmediğimiz bir anlayış içerisinde olduk. Öğretmenlerin öğrencilerine yaptığı uyarılar, yirmi yıl sonra da değişmemişse bir yerlerde problem olduğu daha doğrusu bilemediğimiz/tesbit edemediğimiz problemlerin devam ettiğidir. Yirmi yıl önce suçladığımız çocuklar anne/baba oldular ve bu defa aynı suçlamaları onların çocuklarına da yapmaya devam ediyoruz.

Zannımca bugüne kadar çocuklarımızı pek dinlemedik. Onlara ” O çocuktur” mottosundan öte gidemedik. Çocukların da bir dünyası olduğunu, onların hayallerinin olabileceğini, kendilerine has girişimcilik ruhlarının olduğunu fark etmedik. O çocuklar büyüdüler anne/baba oldular ama halen çocuk muamelesi yapmaya devam ettik. Eğitim sürecinde de aynı hataları devam ettirdik.

Abraham Lincoln oğlunun öğretmenine yazdığı mektuptaki;

“Her düşmana, karşılık: Bir dost, olduğunu, ona kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu, kaybetmeyi öğrenmesini ve hem de kazanmaktan neşe duymayı öğretmedik onlara.

Gökyüzündeki kuşların, güneşin, arıların ve yemyeşil yamaçlardaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünmeyi, okulda hata yapmanın hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğretemedik.

Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını, herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini ve aşırı ilgiye dikkat etmesini,

Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, fakat: hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğretemedik.! ” uyarılarını dahi bir eğitimci olarak yapamadık.

Yaptığımız en önemli hatalardan birisi de çocuklarımızı dinlemedik. Alıntılayarak paylaştığım “Çocuğunuzdan Mektub”u takdirlerinize bırakıyorum.

“Sevgili Anneciğim, Babacığım;

Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim;

Sürekli bir büyüme ve değişim içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.

Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunlarda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?

Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmayı isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum.

Bana yerli yersiz söz  yermeyin. Sözünüzü tutmayınca size güvenim azalıyor. Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin.

Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak hiç kısıtlamayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.

Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.

Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler her zaman daha iyi iz bırakır. “Ben senin yaşındayken….” diye başlayan sözleri hep kulak ardına atarım.

Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın.

Yanlış davranışımın üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.

Beni dinleyin. Öğrenmeye en yakın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Bana güvendiğinizi belli edin, beni destekleyin, hiç değilse çabamı övün. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın, sonra umutsuzluğa kapılırım.

Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana süre tanıyın. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu hiç kırmayın.

Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz, aksine daha çok yakınlaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi  yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.

Biliyorum ara sıra sizi üzüyorum, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdiklerinizin yanında, benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse birçoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.

Benden “Örnek Çocuk” olmamı istemezseniz, ben de sizden Örnek anne-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız yeter.

Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.

Sevgiler Çocuğunuz.”

Sevgide kalın, sevgiyle kalın…

REKLAM ALANI
YORUMLAR

  1. Hürrem DURSUN dedi ki:

    Elinize yüreğinize sağlık.

  2. Abdullah+Kayaalp dedi ki:

    Çok güzel, çok yerinde tespitler. Maalesef aklın yolu birdir deriz ama her aklın ayrı bir yolu var o yollarda birbirine girmiş. Bir çıkış yolu bulunamıyor. Yazılarınızda güzel ilerlemeler var. Tebrik eder başarılarınızın debamını dilerim.

  3. İshak Aslan dedi ki:

    Çocukların ebeveynleri ile olan uyumsuzluğu insanın varolmasıyla beraber ortaya çıkan ilk sorunlardandır. Kabil, Kenan ve hatta İbrahim’ in babasıyla olan sorunları ilk örneklerdendir. Sokrates günümüz gençleri ile olan sorunları diyaloglarında anlatır. Genç, hormonal ve psişik etkiler ile zaten bünyesinde büyük kavgalar içindedir. Kavgaların yansıması ise çevresi olan çatışma ile gerçekleşir. Böyle bir durumda iletişim zordur. Empatik yaklaşım için bu çağ gençlerin biyolojisini bilmek gerekir. Hatta öğrenciliğim sırasında embriyoloji dersini okurken şunu demiştim; embriyoloji bilmek farzdır.
    Böylesi ikazlarla bizlere mütemadiyen trafik işaretleri gibi hayati konulara dikkatimizi celbediyorsunuz. Rabbim ebeden razı olsun.

  4. Özcan+GÜNER dedi ki:

    Anne babalığı sonradan öğretmenliği de sonradan öğreniyoruz.Hatalarimızdan nesilleri mahf ediyoruz bazen iyilik yaptığımızı düşünerek yapıyoruz.Allah razı olsun değerli başkanım yüreğinize sağlık

  5. Hüsamettin+Dere dedi ki:

    Çocuklar büyüdükçe, bilerek veya bilmeyerek yapılan hatalar ve güzel davranışların sonuçları ortaya çıkmaya başlıyor. Ne mutlu hataları az, güzel davranışları çok olan hayırlı evlatlar yetiştirebilenlere.

  6. Harun KÖKSALAN dedi ki:

    Güzel ve yerinde tespitler. “Çocuklarımıza sözlerimizle değil değil, yaşantımızla örnek olabilmek ve çocukların da öğrenmeye en yakın oldukları zaman soru sordukları zaman.”

  7. Mutu+FIRAT dedi ki:

    Kalemine sağlık Başkanim

Maç Sonuçları & Canlı Skor ortaklığıyla sunulmaktadır.
Eğitim Ciddi iştir