Çiğ Süt Emen İnsan

Güvenilir olmak, önemli bir vasıftır. Birine güven duyabilmek uzun zaman ve birçok yaşanılmışlık gerekir. Varlık, yokluk, paylaşım, arkadaşlık, yolculuk, alış veriş gibi çok fazla şey yaşamak ve bu imtihanlardan başarı ile çıkmak gerekir ki güven duygusu tesis edilebilsin.
Yardım kuruluşları ya da muhtaç olanlara çok bağışta bulunarak cömert sıfatını kazanabilirsiniz ancak emin olma sıfatı, az bir zaman veya birkaç olay ile belli olmaz. Kazanılan sıfatın kaybı ise an meselesidir.
Peygamberlik öncesi ve sonrasında herkes tarafından kabul edilen özelliği “emin olmak” olan Peygamberin ümmeti olan bizler, emin olmanın öneminin ne kadar farkındayız? Küçük büyük yalanları söylemek, verilen sözleri tutmamak, söze sadık kalmamak ve daha birçok davranış emin olmaya engel oluşturmaktadır.
“Güvendiğim dağlara kar yağdı.” sözünü, güvenimiz sarsıldığında, güvendiğimiz kimselerden yardım alamadığımız ve güvendiğimiz bir şeyin işe yaramadığını anladığımızda kullanırız. Dağa karın yağması beklenen bir şeydir aslında. Dağa güvenen kimsenin, cereyan edecek olayları da önceden bilmesi icap eder. Güven duygusunu verdiği insanı da çeşitli özellikleri ile iyi tanıması gerekir.
“İnsanoğlu çiğ süt emmiştir.” cümlesini de, insanlardan her zaman tam bir dürüstlük beklememek gerektiğini, doğruluk beklediğimiz kimseden yanlışlık gördüğümüzde, menfaatine dokunduğunda aslan kesilen kişiler için kullanırız. İnsan, nefsi gereği çok değişken bir varlıktır. Şartlara, olaylara, kişilere ve zamana göre insan, maalesef değişik hal ve tavır içinde olabiliyor.
İkinci sözün gerçek manası doğrudur. Lakin çiğ süt emen insanın, çiğ davranış göstermesi gerekmez. İnsan, en şerefli varlık olarak, Allah’ın yeryüzünde halifesi olarak yaratılmış, meleklerin kendisine secde ettiği bir varlıktır. Aynı insan, kalbiyle idrak etmez, gözüyle hak olanı görmez, kulakları ile hakkı duymaz olduğunda hayvandan aşağı bir varlığa dönüşebiliyor. Karakter yelpazesi oldukça geniş olan insan, donanımları kendisine verilmiş ve kavşak noktasında bırakılmıştır. Tercihleri, gidişatı, tepkileri… şükrü veya nankörlüğü, yolunun sonundaki mükafat veya cezayı hak etmesine sebep olacaktır.
Aldanma hissini yaşamak, elbette hoşa gitmeyen bir durumdur. “Aldatan bizden değildir.” diyen Peygamber Efendimiz, her ne şekilde olursa olsun, insanları aldatıcı söz ve eylemlerde bulunulmamasını çok veciz bir şekilde ifade etmiştir. İnsan kendini bir başka insan ile tanır ve ifade ederken, kendini hayvanlardan ayıran, üstün vasıflarının farkında olarak davranması, yücelmesine vesile olur. Başıboş olmadığının, olamayacağının, herhangi bir canlı olmadığının farkına varması için en başta düşünme, akıl etme, idrak etme özelliklerini kullanması ile meleklerin secde ettiği varlık olma yolunda ilerlemesi, dünya imtihanını kazanma adına çok olumlu adımlar olacaktır.
Güvenilir biri olarak dünya imtihanını tamamlamak dileklerimle…
Sütü pişmiş aynalardan emişmişse süt
Doğayla
Sevgi ile pişmiş süt
O insandan korkulmaz
Yğreğin dert görmesin
Güzel kardeşm
Teşekkür ederim abi. İstifade ediyoruz. Allah razı olsun. Selamlar
Teşekkürler Avni hocam dokunaklı bir yazı olmuş. Yüreğine kalemine sağlık. Dürüstlük müslümanın en önemli vasıflarındandır. Allah razı olsun.
Hangi dağı seveceğimizi bilecek feraset gerek ve bu feraset için merhametli kalp gerek ve fakat ilim gerek. Eyvallah…..