Dedim ve sustum

İki buçuk yıl geçmiş. Hayatın, bir ağacın altında gölgelenecek kadar kısa olduğunu daha iyi anladım bu iki buçuk yılda. Bir işle meşgul olmasam da zamanın su gibi akıp gittiğini çok iyi anladım. Çocukluğumdan bu tarafa en verimsiz, en hareketsiz, en bereketsiz, etkinliklerden ve insanlardan uzak kaldığım böyle iki buçuk yılım hiç olmamıştı. İnsanlardan uzak oluşumda elbette ki pandeminin de etkisi var.
Dinlenirken, muhasebe yapma imkânı buldum. Anladım ki her insanın böyle zamanlara ihtiyacı var. Sizler de kendinize böyle zamanlar ayırmaya gayret edin. Hatta zaman ayırmak için elinizdeki tüm işlerinizi kısa süreliğine de olsa bırakın.
Çekilin bir kenara, gökyüzünü izleyin, her türlü dedikodudan, her türlü anlamsız tartışmalardan, her türlü trafikten uzaklaşın. Kendinize zaman ayırın. Ailenize, gerçek dostlarınıza zaman ayırın. Çıkın yaylalara.
İnsanların, televizyonun, internetin olmadığı yerlere gidin. Sosyal medyadan uzak tutun kendinizi. Trend topikler gündeminizi oluşturmasın.
Gerçek dostlarınızı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Her gün bir ya da iki büyüğünüzü muhakkak telefonla arayın. Onların sesini duyun, hal-hatırlarını sorun. Dualarını alın. Günümüzün en etkili gıdası dua olduğunu unutmayın. Bunlar, günlük keşmekeşlerin içerisinde sizi ve ve kalbinizi rahatlatacak ve huzur verecektir.
Bir fakiri doyurun, bir garibanın evini ziyaret edin. Emin olun evinde olanın en iyisini size ikram etmek için ne yapacağını bilemeyecektir o fakir. Zengin sofralardaki zengin mönülerde aldığınız lezzetten çok daha fazlasını buralarda bulacaksanız. Zihnen ve kalben bu ziyarette bulduğunuz mutluluğu başka hiçbir yerde bulamayacaksınız.
Sizlere önerdiklerimin önemli bir kısmını gerçekleştirme fırsatım oldu iki buçuk yıl içerisinde. Aynı zamanda benim için turnusol kâğıdı görevi yaptı dersem de yanlış olmaz.
Bu dönemde menfaate dayanan arkadaşlıkları da gerçek dostlukları ve dostları daha iyi tanıma fırsatım oldu. Bu süreç, zihnimde bazı ayrışmaların oluşmasına da fırsat verdi. Geri plana çekilip olaylara daha geniş açıdan bakma, ağaçları görmek yerine ormanı görme fırsatı verdi bana.
Bu süre zarfında güzel ülkemin her tarafından en az bir arkadaşın araması, hal hatır sorması, geçmişte güzel şeyler yapıldığının karnesi olarak yansıdı beynime.
“Başkanım insanoğlu eserleri ve sevenleri bir de aldığı duaları ile anılır” diyenden,
“81 şehirde, 1000’e yakın ilçede ve on binlerce köyde artık sizin “Deniz Yıldızları”nız var. Yeniden hayatla buluşan bu Deniz Yıldızlarının geleceğin de sizin imzanız var” diyene,
“Başkanım, sizi tanımak ve ekibinizde bulunmak benim için bir onur oldu” diyenden,
“Sayın Başkanım emekleriniz takdire şayan. Çocuklarımıza ümit oldunuz” diyene
“Rabbim hayırlı eylesin sizi tanımak çok güzeldi başkanım” diyenden,
Yaptığımız işler için şahitlik edenler bu süreçte bizleri hiç yalnız bırakmadılar.
Hemen hemen her gün güzel ülkemin bir köşesinden bir dost sesi duyduk. Telefonla arayanlar sadece sesinizi duymak için aradık demeleri dahi mutluluğuma mutluluk kattı. Sadece sesinizi duymak ifadesi dahi aslında o kadar anlam içeriyordu ki tarif etmem mümkün değil. Safiyane, hiç karşılık beklemeden ve hiçbir beklenti içerisine girmeden söylenen söz: Sadece sesinizi duymak için aradım.
Sonra Rabbime dönüp şükrettim.
İyi ki güzel dostlarım, iyi ki vefalı dostlarım var, iyi ki hiçbir karşılık beklemeden bizleri seven arkadaşlarımız var.
Sonra yine bilinen bir sözle kendime fısıldadım: Yazarı kendimiz olduğumuz kitabımızın, yarın bize okutulmayacağını mı zannediyoruz?
Elhamdülillah… dedim.
Çoğu zaman susmak daha evladır dedim ve sustum.
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…
Susmak bazen enniyi konuşmaktır.
Aslında en güzel söz yapılan işlerdir.ki bunun meyvesini almışsınız.
Ama bazende inadına konuşmak
İnadına üzerşne gitmek gerekir.
Bizim konuşmamız gereken yerde
Susarsak
Başkaları bizim afımıza hep yanlış konuşuyor.
Harika bir değerlendirme olmuş başkanım
Yüreğin
Dert görmesin
Allah selamet versin, güzel günlerde sağlık ile başkanım. Hayal kırıklıkları ile dolu yarım asırı 3 geçen ömrümün çeyrek arsırlık tanıştıklığımız oldu. İyiki de oldu. Çünki mevzu sen olunca hala hayal kurabiliyorum, kırmadan, kırılmadan. Selam ve hürmetlerimle
Başkanım yazı ile ilgili yorum yapmayacağım. Sizinle çok eskiye dayanan tanışıklıgımız vardı. Bakanlıkta ziyaretimde daire başkanı olmanız sizin temel felsefesini duruş ve ilkelerini değiştiremediğini gördüm ve çok sevindim. İslami, ahlaki ve ilkeli duruş bize de her zaman destek oldu. Duruşunu değiştirmeyen yiğit insanlara selam olsun. Allah sizden razı olsun.
Mevlana hazretleri de mesneviye dinle diye başlamıyor mu ? Dahası büyük insanlar kırk gün uzlete çekilip.Sessizligin sesini dinlemiyor mu? Ne güzel başkanım ,hayatın anlamını günlük koşturma da çoğu zaman atlıyoruz.Ama siz o güzelliği hissetmişsiniz.
Rabbim sağlık ve afiyetle hizmetlerimize devam etmeyi nasip etsin.Malum hocanın emeklisi olmaz.Gercek mualliminde emeklisi olmaz.Hoscakalin hayırda kalın .
Fatih bey kardeşim, yaptığın bu güzel çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Allah’ım ( CC ) yar ve yardımcın olsun.
Susmalarım kitaplara sığmaz. Gönüller gerek, susmaların tercümanı.
Başkanım sen her zaman kalbimizdesin senin gibi bir degeri unutmak vefasızlıktır. Saygılar.
Her emanet zamanı gelince iade edilmelidir.
Ne güzel emanet bilincinde olarak vazife yapanlara. Vesselam.
Şu hayatta dost devşirme bilmek gibisi yok. Ne güzel güzel dostlarla hemhal olmaya…
Ne güzel dualara Mazhar olma fırsatı sunan Mevlamiza.
Sabredenlere güzel gelecek vaateden yaradanimiza şükürler olsun.
Açık ayetlerinde şükreden, salih amel işleyenlere Cenneti vaateden Yüce yaradanimiza….
İnsan hayatta herzaman yalnızdır.Arkadaş ve dostların sevgi ve saygısını üzerine giyer yaşamını sürdürür,gereksiz olanları cikarip kalanlarla devam eder. Sevgi ve saygıyla…
Maşallah barekallah la havle vela kuvvete illa billah. Allah sağlık sıhhat versin inşallah.
Dünyanın en bahtiyar işi ektiğin ekinin ürününü görebilmektir.
“Halik bilmezse malik bilir.” ifadesi ile Allah razı olsun sevgili dost.Dediginiz gibi bazen olaylar ve durumlar karşısında sessiz kalmak iyidir.
Değerli başkanım çok doğru bir konuyu gündeme taşımış sınız biraz İnsan kendisine zaman ayırmalı kendisini dinlemeli insani duyguların öne çıktığını böyle yapınca daha iyi anlıyoruz bütün hayatımızı işe adamak insancıl Duyguların törpülenmesine neden olabiliyor hayatı bilinçli yaşamamız gerekiyor Emeğinize sağlık.
Kuşkusuz en zorlu seyahat kişinin derununa yapmış olduğu seyahattir Oysaki meşalelerimiz o kadar yoğun ki kendimizle buluşmaya hiçbir zaman fırsat bulamayız. Bu açıdan mütemadiyen kendimizle buluşmaya vesileler ararız Halbuki ariflerin ifade ettiği halvet der encümen yani halk ile birlikte iken hak ile birlik olma,kolay olmayan bir meziyettir Çağın ahval ve şeraitinden uzaklaşmak ve kendi ile hemhal olabilmek için peygamberler filozoflar alimler hep bir sığınak aramışlar. Hz Musa’nın tur Dağı’na çıkması, Hz. Peygamber’in Hira Mağarası’na çıkması, Pisagor ve Platon’un uzun Doğu seferine çıkması, Nietzsche’nin İsvicre’de bir dağ köyüne yerleşmesi yine yazarın kaleminde vücut bulan Zerdüşt’ün uzun süre mağarada hayatından sonra Üstün insan ideali için topluluğa karışması hep bu amaca matuf eylemlerde. Bu kaçış, bireyi yinelemekten kurtarıp yenilenmeyi ve bu sayede nefsini yenmeyi de sağlar.
Sizin de bürokratik süreçten kopmanız şahsınız için bir kazanç olmuştur ancak ülke için bir kayıp olduğu aşikardır. Öncesinden sizinle birlikte çalışırken çok şeyler öğrenmekteydik,şimdi ise derununuzdan kopup kalemin ucuna dökülenlerden istifade etmekteyiz. Hülasa biz sizden razıyız…