Paçaları sıvamak

Paçaları sıvamak, bir işe girişmek için harekete geçmeyi ifade eder. Daha geniş hali, “dereyi görmeden paçaları sıvamak” deyiminde yer bulmuştur.
Gerçeği ile kullanımı farklı manalar ifade eden atasözü ve deyimlerimiz vardır. “Dereyi görmeden paçaları sıvama(k)” da bunlardan biridir. Henüz ortada bir şey yokken çalışmaya başlayana, “bu hazırlığın şimdi yeri mi, zamanı mı?” manasında, gündelik hayatta “dereyi görmeden paçaları sıvama” deriz.
“Doğmamış çocuğa don biçmek” de aynı manayı ifade eden bir başka deyim olarak karşımıza çıkmaktadır. Henüz olmamış ama olması muhtemel bir olayın hazırlığında olanları vazgeçirmek ya da yaptığı işin yersiz veya zamansız olduğunu ifade için bu deyimleri alet ederiz.
Gerçek bu mudur? “Dereyi görmeden paçaları sıvamışsın” denilen kişi yanlış iş mi yapıyor? Doğmamış çocuğuna don biçen kardeşim yersiz ve zamansız bir işin peşinde mi? Emanet olan dilimize sahip çıkmak ve kullanımına dikkat etmek her birimiz için önemli bir konudur. Görmesek de karşımıza bir dere çıkması muhtemel ise, paçalarımızı sıvamanın ne zararı var? Ya da doğacak olan çocuğumuza şimdiden elbise hazırlamanın, yeni bir canın aramıza katılacağı sevincimizi coşturmanın ne zararı var?
Üzerinde durduğumuz iki deyimin de gerçek manası doğrudur. Dereyi görmeden paçaları sıvamak ile doğmamış çocuğa don biçmek bir hazırlığın içinde olmayı ifade eder. Her iki olayın da olması muhtemeldir ve hazırlığı için gereken bir çaba ortaya konmalıdır. Deyimlerimiz bunu anlatırken gündelik kullanımında manayı kaydırmışız da hazırlık içinde olanları kınama noktasına getirmişiz. Yılların emeğini yok saymak, atalarımıza bir ihanet anlamına da gelir.
Sözün en güzelini, sözün doğrusunu söylemek aynı zamanda Rabbimizin de emridir. Doğru olmanın yolu, doğru sözlü olmadan geçmektedir. Sözün doğrusunu, güzelini söylemeyen birinin iyi veya doğru biri diye anılması mümkün değildir.
Yıllar yüz yıllar boyunca atalarımızın dilden dile getirdiği, az sözle çok şey ifade ettiği atasözleri ve deyimler, düne, bu güne ve yarınlara ışık saçan birer kandil mesabesindedir. Yerinde söylenmiş bir söz, nice aydınlanmalara sebep olmaktadır. Bir sözün en güzel anlatımını Yunus Emre ifade eder:
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz.
Atasözü ve deyimlerin bilinmesi ve kullanımı sadece bu alanda dirsek çürüten insanlara bir vazife değildir. Dilimizin düzgün kullanılması her birimizin gelecek neslimize karşı vazifelerimizden biridir. Geçmişimizin emanetine sahip çıkmaktır aynı zamanda.
Emanet ehli olanlara, olması muhtemel şeylere hazırlıklı olanlara, doğmamış çocuklarına don hazırlayanlara, görmedikleri dereyi geçmek için tedbiri kuşananlara selam olsun.
Ayrıca;
Ramazan orucunun dünyalık bir sonu olarak Bayrama eriştiren Rabbime şükrediyor ve Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum.