Kadın erkek eşit değildir

Henüz ilkokula giden kızım telefonla beni aradı.
-Babacığım bana bir resim defteri alır mısın?
-Tabii ki, dedim.
Hemen bir kırtasiyeye gittim ve rafta ilk gördüğüm resim defterini aldım. Akşam eve döndüğümde beni kapıda karşılayan kızım:
-Baba resim defterini aldın mı?
Aldığım resim defterini kızıma uzatmamla geri iade etmesi bir oldu.
-Ne oldu? dedim.
-Bu nasıl resim defteri? Üzerinde hiç çiçek ya da hayvan resmi yok. Hem de bunun kapağı mavi renkli.
Anladım ki erkekler olaya düz bakıyor. Resim defterinin çiçeklisi ya da mavi renkli olmasının hiçbir anlamı yoktur erkeğin gözünde. Resim defteri resim defteridir. Neyse odur yani. Ayrıntıların çok da önemi yoktur.
Oysa kadınlar daha hassastırlar. Duygusaldırlar, detaycıdırlar. Bu özellikler dahi kadın ile erkeğin eşit olmadığının ispatıdır.
Toplumumuzda yerleşmiş olan “Saçı uzun aklı kısa” ifadesinin bir safsata, aptalca bir cümle olduğunu vurgulamak isterim. Eşitsizliği akıl düzeyinde indirgemek öncelikle Allah’ın ayetlerine da aykırıdır.
Peygamber Efendimiz’in “Kadınlar Allah’ın size emanetidir” sözünü dahi idrak edememiş bir toplumda yaşıyoruz. İnananlar emanetin anlamını daha kavrayamamışken feministler ise bu sözü çok farklı mecralara çekmektedirler.
Dinimizde kadının canı, onuru ve hakları dokunulmazdır ve emanettir. Bu emanet kelimesini dahi feminist düşünceliler “Biz meta mıyız ki, emanet olalım” gibi sığ bir düşünceye hapsederek kadınlara en büyük zararı vermektedirler.
Oysa emanete ihanet, münafıklık alametlerinden birisidir bizim inancımızda. Bu anlamda onun haklarını korumak, onlarla iyi geçinmek, onlara tatlı söz söylemek ve nazik davranmak bir emanetin gereğidir.
Özgürleşeceğiz diyerek kadınlarımızı kölelik seviyesine getirenler de aslında aynı kişilerdir. Bir meta değildir diye itiraz edenler, reklamlarda kadınların boy boy kullanılmasına ses çıkarmazlar. Bazı kadınların dizilerde aşüfte (utanarak bu kelimeyi yazdığımı da ifade etmek isterim) bir şekilde rol biçilmelerine hiç ses çıkarmazlar.
Bir de bunlar için kulağa hoş gelen bir kılıf uydurmuşlardır ki kimse itiraz da etmez edemez. Kadınların Özgürlüğü.
Bayan kelimesini kullanamaz olduk. Neymiş Bayan kelimesi Bay kelimesinden türetilmiş. Oysa biz “Bay”lardan türemedik çıkışı yaparlar. İşin özüne bir türlü inemedik.
Oysa kadınlar bizim için bir eştir. Yani yarımın diğer kısmı. Yarım olanı bizi tamamlayandır. Biri olmadan diğerinin kıymeti yoktur. Nasrettin Hocanın deyimiyle eşin ölümü kıyametin kopması gibidir. Kadın evladının evine sığar da baba evladının evine sığmaz ifadesi bile geniş anlamlar içermektedir.
Kendisine en iyi davranılması gereken kimdir? sorusuna Peygamber Efendimizin 3 defa “Annendir, annendir, annendi” Daha sonra kimdir sorusuna “Babandır” cevabı vermesi manidar değil midir?
Annelik kavramının içini boşaltarak eşitlik kavramı üzerinde değerlendirmek en çok annelere zarar vermektedir. Annelere verilen zarar uzun vadede toplumun çökmesine neden olacaktır.
Ailenin temeli anne de başlar. “Yuvayı dişi kuş yapar” atalarımızın bize en güzel sözlerinden birisidir. Siz kadını yok sayarsanız yuva diye bir kavram kalmaz. Anneyi siz sadece gelir getiren, ekonomik özgürlüğü olan kişi olarak tanımlarsanız aile içi kavgalar kaçınılmaz olacaktır ki son yıllarda görülen fotoğraf da maalesef bunu doğrulamaktadır.
Kadın erkek hiçbir zaman eşit değildir. Bunu en başta kadınlarımız söylemelidir. Her cinsin kendisine göre zafiyetleri ve üstünlükleri vardır. Oldukları gibi kabul etmek her cinsiyete hakkını teslim edecektir. Aksi takdirde kavgalar, tartışmaların sonucunda aileye, topluma, ülkeye zarar verdiği gibi özelde olan çocuklara olacaktır.
“Kız çocuklarınızı sevmenize gerek yoktur. Çünkü onlar kendilerini sevdireceklerdir” sözü derin anlam içermektedir.
“Cennet, annelerin ayakları altındadır” sözünü hepimiz biliriz ama sadece biliriz. Kapitalist ve sömürgeci anlayış, bu sözü dudaklarımızdan kalbimize inmesine hep engel olmuştur.
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…
Başkanım her zamanki gibi güzel bir yazı kaleme almışsınız. Sanki yazı bitmemiş devamı olacakmış gibi geldi. Merakla bekliyorum.