Sağ elin yardımı- A. OZAN

İlk emri “Oku!” olan bir dinin mensubu olduğumuza dair çok sayıda cümle ile karşılaşmışsınızdır. “Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır.” İlk inen sure olan Alak Suresinin ilk ayetlerini, okumanın, ilmin önemine dair konuşmalarda hep dile getiririz.
Peki, yazma ile alakamız ne durumdadır? Yazmanın önemi üzerine konuşacağımız ilahi metinlerden ne derece haberdarız? Genellikle yazma üzerine nutuklar atmayız. Eskiden ödev verirdi öğretmenler. Şu kadar tekrar yazılacak ya da şu kadar sayfa yazılacak türünden. Kalem ile aramızın bozulması veya yazmadan nefret edişlerimiz buradan mı kaynaklanıyor acaba? Az ve daha güzel yazma teşvik edilseydi edebiyata daha güzel eserler kazandıracak, kalemle barışık nesiller yetişebilirdi.
Yazmanın önemini yeterince idrak edemeyişimiz çok belli. Oysa okumak kadar yazmaya da önem verilmiştir dinimizce. “O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.” (Alak Suresi 4. ve 5. Ayetleri) İkinci sırada inen surenin Kalem Suresi olduğunu ve bu surenin de “kaleme ve onunla yazılana” yemin edilerek başladığı dikkatimizden hep kaçmıştır. Kaçmıştan ziyade kaçırılmış olabileceğini düşünüyorum.
Ayetler peyderpey inerken “vahiy kâtibi” sahabeler, buldukları yazı yazılabilecek her şeyin üzerine ayetleri yazıyorlardı. Diğer sahabeler ise ezberliyorlardı. Ayetler, sureler çoğaldıkça hafızada tutmanın zorluğu kendini gösterir oluyordu. Peygamber Efendimizin davranış ve sözlerini de kaydetme, kaybetmeme azminde olan sahabe durumlarına bir çare olarak Efendimize başvurduklarında: “Sağ elinizden yardım alın ve ilmi yazı ile kaydedin.” Buyruğu ile karşılaşmışlardı. Bu hadisi şerif, yazarak kayda almanın ne kadar önemli olduğunu bize hatırlatırken, atasözlerimizden “Söz uçar yazı kalır.” sözünden yazmanın daha kalıcı ve etkili olduğunu anlayabiliriz. Bu sebeple planlarımızı, programlarımızı, hedeflerimizi dijital programlar ile beraber yanımızda bulundurabileceğimiz bir not defterine kaydetmemiz zaman içerisinde sınıflandırdığımız programlarımızı ve hedeflerimizi daha akılcı hale getirecektir.
Bu günkü manada noterlik sisteminin temeli olarak kabul edilebilecek ayet Bakara Suresi 282. Ayetidir. Kuran-ı Kerim’de bir sayfayı dolduran tek ve en uzun ayet olan bu ayet, “Ey iman edenler! Belirlenmiş bir zamana kadar bir borç ilişkisi kurduğunuzda bunu yazın. Aranızdan bir kâtip bunu adaletle yazsın. Kâtip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın…” ifadeleri ile başlar. Yazı ile kayda alma, şahitlik mevzuları detaylı bir şekilde ifade edilmiştir bu ayette.
Dil ile anlaşmamızın engellerini aşma konusunda gayret gösterip yazma faaliyetlerine yeniden eğilmemiz gerekiyor. Geçmiş ile bağımızı yeniden ve daha sağlam olarak oluşturma, gelecek nesillere sağlam eserler ile güzel isimler, temiz karakterler bırakma azmine sarılmalıyız. Yazma alanı yalnızca sosyal medyada yazma değildir. Elbette ki o alanı da gereği gibi kullanmak icap eder lakin o paylaşımların hayat bulması için daha çok gayret gerekir. Sözün ete kemiğe bürünmüş hali olarak insanca davranışları üzerimizde taşımamız her birimize vazifedir.
Sağ elin yardımı, yazının ilmin kaydı anlamına gelmektedir. Sağ elin işlevi yalnızca bundan ibaret değildir. Organlarımızın varlığını ve işlevlerini ayrı ayrı düşünüp verene şükretmeyi ihmal etmeden yerli yerinde kullanmak ve evvela “kul olmak” için ne bekliyoruz?
Okumak, yazmak, düşünmek, akıl etmek, ibret almak… dosdoğru olmak ve bu uğurda ölmek azminde olanlara selam olsun.
Söz bilirsen söz söyle senden ibret alsınlar söz bilmezsen sukut eyle seni bir insan sansınlar.