Esnaflığıma Yakışmaz – A.Ozan

Yılların esnafı Mehmet Bey, sunumundaki son hareketine “gerek yok, bir başkası için kullanırsınız.” diye karşılık verdiğimde bana, yazının başlığına aldığım cümleyi kurdu: Esnaflığıma yakışmaz.
Herkesin kendisine yakışanı yapması konusunda zaman zaman uyarılar yapılır. Bir öğrenciye yakışır mı, öğretmene yakıştı mı, hacıya, hocaya yakıştı mı…? Her meslek grubu veya sıfat için kurulabilir bir kalıp: … yakıştı mı? Yakışması önemlidir çünkü.
Giyilen kıyafetlerin kombin oluşturması, renklerin ahenkli oluşu, ortama göre giyinmek gereği üzerine kitaplar yazılır ki bu durum protokolde ayrı bir lisan oluşturur. Düğün, bayram ve törenler giyim kuşamın en öne çıktığı etkinlikler olarak göze çarpar. Etkinliğin sahibi olmak ile misafir, davetli olmak farklı
Giysimizden daha fazla yaptığımız işin kendimize yakışmasını önemseriz. En güzel şeklini Ziya Paşa’nın ifade ettiğini düşündüğüm beyti durumu özetler mahiyettedir.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.
İşimizdir bizim kim olduğumuzu ifade eden, konuştuklarımız değil. Akıl seviyemizi de işimiz gösterir. Söylem eylem birlikteliği elbette en çok arzu edilen haldir. İdeal olan şeyleri ister ve konuşur olanların bayağı davranışları sergiliyor oluşu çokça göze çarpmaktadır. Saf Suresi’nde Allah u Teala, söz amel ayrılığı konusunda net bir uyarı veriyor: “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.”
Hangi konum veya mesleğin sahibi olursak olalım, görevin gereğini yerine getirirken uyulması gereken temel yasal kurallar ile ahlaki kurallara azami özen göstermek gerekiyor. tam burada karşı tarafta olduğumuzda beklentinin neler olabileceğini de hesaba katmak, empati yapmak lazım geldiğini hatırımızda bulunduralım. Hizmet alırken başka verirken başka duygular, beklentiler içinde olmamak gerekir. Hizmet edenin, alanın halinden bilerek sunumu yapması daha uygun düşmektedir. Kendisi için istediği davranışı sergilemek, bu anlamda doyum sağlayacaktır. Kendisine yakıştırdığını, başkasından esirgememelidir.
Gelenek görenek açısından bakıldığında, yakışmayan işleri yapmak ayıp karşılanır. İlla yasal uygunluk değildir yapılan iş. Toplumun menfaatleri, insanların yararı gözetilmelidir. Örneğin kaldırımı işgal eden mağaza sahibi, belediyeye işgaliye ücretini ödüyor bile olsa, yaptığı iş insanları tehlikeye atmaktır, eziyettir.
Resûlullah (SAV) buyurdular: “İlk peygamberlerden itibaren halkın hatırında kalan bir söz vardır: Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” (Buhârî, Enbiyâ 54, Edeb 78.)
İyi bir isimle, intiba ile anılır olmak uzun soluklu çaba ve zaman gereken bir iştir. Kaybı an meselesi olsa da insanın şeref ve itibar sahibi olması için çok badireler atlatması, değişik imtihanlardan başarı ile geçmiş olması icap eder. Ailesine ve çevresine iyi bir isim bırakmaktan daha iyi bir miras bırakmış olmaz kanaatindeyim.
Kendisine yakışanı yapmak ya da yaptığı şeyi kendisine yakıştırmak oldukça ilkeli ve önemli bir çabanın ürünüdür. Beşikten mezara kadar öğrenmekti işimiz. Hem hikmet bizim yitiğimizdi ve nerede, kimde bulursak almamız gerekti. Ne kadar okuyup yazsak da esnaf Mehmet beylerden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Hem neyin yakışıp yakışmadığını düşünerek davranmamız bizi doğrular listesine dâhil edecektir.
İşinde ve kullukta yakışanı yapmış, iyi bir isim, güzel bir karakter bırakarak ömrünü tamamlayanlardan olmak dileklerimle.
Ben de sevgiden yana olanlardanım. Sevgi daha genel, daha samimi ve daha sığ ve saftır. Bu nedenle herkes sevebilir. Sevginin bilinen yan etkisi de yoktur. Aksine sağlık için yararlıdır. Ancak aşk daha girifttir. Ehil olmayanlara ruhen ve bedenen olumsuz etkileri vardır. Alkol ve uyuşturucu gibidir Zaten aşk şaraba benzetilir. Aşk biraz da profesyonelerin işidir. Profesyonel âşıklardaki de zaten ilahi aşktır. Beşeri aşk ta samimiyet yoktur. Beşeri aşk daha çok hisler ve riya ile mamüldür. Onun için içi boş ve sonu hüsrandır. Geçmişte bilinen beşeri aşklar efsaneden öte bir şey değildir. Mecnun gibi meşhurların aşkıysa zaten ilahi aşktır. Selâmlar