Devlet kim? Hükümet kim?

Hemen hemen herkesin başına gelen ancak çok da fark etmediğimiz olaylardan bir tanesini sizlere aktarmaya gayret edeceğim.
Uzman doktor ilk incelemelerden sonra 83 yaşındaki babamın ameliyat olmasına karar vermişti. Ameliyat öncesi yapılması gereken tahlilleri için gerekli işlemleri tamamladıktan sonra kan ve idrar tahlili verdik. Tahlillerin temiz çıkması durumunda hemen ertesi gün babamı ameliyata almayı planlıyorlardı.
Ertesi günü cep telefonumdan arayan ve kendisinin asistan doktor olduğunu söyleyen bir beyefendi:
–Fatih Bey babanızın tahlillerinde bizden kaynaklanan bir problem oldu. Bugün saat 16.30 a kadar acil olarak gelip tahlillerini tekrar verirseniz (temiz çıkması durumunda) 2 gün sonra babanızı ameliyata alabiliriz. Aksi takdirde bir hafta sonraya kalacak, dedi.
Babamın da psikolojik durumunu dikkate alarak daha fazla uzamaması için hemen babamı da alarak ilgili hastaneye gittik. Hastaneye geldiğimizde saat 16.10 idi.
Asistan doktordan tahlillerimizin yapılması için işlem gördüğü evrakları alarak kan ve idrar tahlili vermek üzere ilgili birime gittik. Gittiğimizde birimdeki görevli, tahlili iki ayrı yerde vermemiz gerektiğini kendilerinde olmadığını saklama kabını bir sonraki bölümden alabileceğimi söyledi.
Hemen ilerideki diğer tahlil birine gittim ve elimdeki barkodu verdim. İki tahlil verilmesi gerektiğini ancak kendilerinin sadece bir saklama kabı verebileceğini söyledi.
Kendilerine bunun doktor tarafından istenildiğini anlatmaya çalışsam da beyhude bir girişim olduğunu da anladığımdan ve zaman kaybetmemek adına;
-Diğer saklama kabını nereden alabilirim? Dediğimde,
-O benim problemim değil beyefendi. Gidin başka yerden bulun. Demesiyle iyice sinirlendim. Ancak mesai saatinin dolacağını da düşünerek tartışmak yerine ilk uğradığım birime tekrar gittim. Ve durumu ona anlattım. Oradaki görevli;
-Beyefendi siz burada bekleyin size yardımcı olacağım dedi. Bir süre sonra görevli elinde idrar saklama kabı olduğu halde geldi.
-Beyefendi ikinci birimden habersiz aldım. Lütfen saklama kabını görevliye göstermeden alın ve işinizi halledin. Amca zaten ayakta bekleyerek çok yoruldu, dedi.
Kendisine teşekkür ettim ama şok olmuştum. Bir hastanede doktorun yazdığı yazı üzerine yapmamız gereken bir işlem için devletin bir görevlisi her türlü zorluğu çıkarırken diğer devlet görevlisi hastaya yardımcı olmak adına diğer personelden saklayıp işini yaparak bizlerin duasını alıyordu.
Eminim sizler de bu tür olaylarla karşılaşmışsınızdır. Resmi bir kurumun danışma birimine gidersiniz sizi asık bir surat bekler. Yardımcı olması için soru sormak istersiniz daha sorunuzu sormadan sizi fırçalamaya başlarlar.
Memurun keyfi olmadığı için bugün git yarın gel deyimi dilimize yerleşmemiş midir? Yine memurun yapmak istemediği ya da hafif tartıştığınızda sizi yokuşa sürmek adına ben yapamam çıkışlarına hiç mi rastlamadınız?
Diğer taraftan size yardımcı olmak için güler yüzle başlayan, size oturmanızı söyleyen, işiniz konusunda size yardımcı olana kadar sizlere ne ikram edebilirim? Yaklaşımında bulunan iyi niyetli memurlara da rastlamışsınızdır bu ülkede.
Necip Fazıl bu asık suratlı memurlardan oluşan hükümet anlayışını;
Müdür bey dert dinler, bugün ‘maruzât’!
Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat… diyerek ne güzel tarif etmiştir.
Makamı işgal edenlerden en alttaki memurlara kadar herkes unutmamalıdır ki orada bulunma sebebimiz insanlara hizmet etmektir. Devlet/hükümet, biz memurlara bu ülkenin insanlarına hizmet etmemiz için maaş vermektedir. Memurluk hizmet etmeyi gerektirir.
Makamın ya da bulunduğu görevin kadrini bilmeyenler hizmet etmek yerine bir süre sonra insanlara zulmetmeye başlayacaktır. İşi kolay kılmak yerine zorlaştırarak kendini tatmin edecektir.
Asık suratlı memurları görenler devlete, hükümete kızar. Güler yüzlü memuru görenler de böyle insanları göreve getiren hükümete, devlete teşekkür eder.
Devlet adamlarında; şefkat, merhamet ve güler yüz ve adalet olmazsa olmazlarından olmalıdır.
Hangi görev ifa edilirse edilsin her bir memurun aslında devleti, hükümeti temsil ettiğini unutmamalıdır. Vatandaş sizin davranışınızla sizi yönetenleri değerlendiriyor. Toplumda hep yönetenlere kızmak anlayışı vardır. Oysa aynada görerek kızdığımız aslında bizim davranışımızdır.
Sözün özü: Devlet ya da hükümet salt bir örgüt, bina ya da ekip değildir. Devleti, hükümeti bakanlarda, valilerde, genel müdürlerde aramanın yerine her memurun devleti, hükümeti temsil ettiğinin de bilinmesi gerekir.
Ey memur kardeşim, şefkatinle, güler yüzünle, adaletinle aslında devlet de sensin, hükümet de sensin.
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…